Ülkemizde demokrasi nasıl bir durumda, ne merhalelerden geçmiş bir görelim aynı zamanda doğru bir şekilde masaya yatırıp irdeleyelim.
Hadi bakalım😄
Öncelikle demokrasi nedir diye sorduğumuzda, siyasal denetimin halkın kendi seçtiği temsilcilerde bulunmasıdır. Bunu söylerken bu tek başına bir kriter değildir. Adil seçimler, bir çok partinin olması vs. bunlarda diğer kriterlerdir. Yani demokrasi var demekle demokrasi var olmaz, tüm yönleri ile işlemeli ki demokrasi olsun.
Türkiye'mizin demokrasi yolculuğunu daha iyi anlayabilmek için, derine inmek ülkemizin doğumundan önceye gitmek gerekir.
Gidelim👇
1789 yılında Fransız ihtilali gerçekleşti. Bu olay ile beraber ulus bilinci dediğimiz kavram şekillenirken farklı ulusları içinde barındıran dönemin çok uluslu devletlerini ister istemez etkiledi daha doğrusu zarar verdi. Osmanlı devleti de çok uluslu yapısından dolayı bundan yara aldı.
Fransız İhtilalinden 15 yıl sonra Sırplar ilk milliyetçi isyanı başlattılar. O günün şartlarına göre çok kısa bir süre çünkü medya yok, iletişim araçları yok ve fikir 15 sene gibi bir sürede Sırp milletini etkiliyor. Nedir bu: Bağımsız bir devlet olmak. Milli bir devlet olmak.
1832 yılına geldiğimizde ise Yunanlılar Osmanlıdan kopup devlet oluyorlar. Osmanlı devleti kendi gücünü aynı zamanda dönemin atmosferini görünce bir noktada arayışa giriyor. Fransız devrimi olmuş, halk krala karşı bir refleks göstermiş bundan da daha tehlikeli bir şey olmuş. 'Her millet kendi bağımsızlığını elde etmeli ve her millet kendini yönetmeli' fikri doğmuş.
Yunanlılar ayrılıp devlet olunca, Osmanlılar dağılmanın kökenini gayrimüslim milliyetçilikte gördü ve 7 yıl sonra Tanzimat Fermanı ile sistemi hiç sorgulamadan tüm halkı hukuken eşit şekilde kucaklama, devleti gayrimüslim milletlere yaklaştırma politikası güttü. Yetti mi? Tabi ki hayır.
Ha zaten Osmanlı istese dahi o şartlar ve gelişen olaylar içerisinde daha ileri gidemezdi. Ama ne oldu. Milliyetçilik rüzgarı her geçen gün o kadar sert esmeye başladı ki 17 yıl gibi kısa bir sürede Islahat Fermanı geldi.
Islaha Fermanı ile Osmanlılar dediler ki: gayrimüslimlere daha fazla hak verelim bununla da yetinmeyelim bazı batı tarzı kurumları ülkeye taşıyalım, Sonra dönelim: Arkadaşlar! bu devlet hepimizin diyelim. Adamlar ayrılıp devlet kurmasın. Yetti mi? Tabi ki hayır.
1876 yani Fransız ihtilalinden 87 yıl sonra, milliyetçilik dalgası, dış baskılar, isyanlar, ekonomik sıkıntılar derken Osmanlılar, bir meclisimiz olmalı fikrini benimsediler. Benimsediler benimsemesine ama padişahın tüm yetkileri elinde duruyordu. Burada kimsenin demokrasi ile alakası yok. Avrupa bu yolla Osmanlı bürokrasisini ele geçirmeye çalışırken, Osmanlı ise Avrupa'nın baskısını delmek için göz boyuyor. Yine de belli bir demokrasi bilincinin ilk adımı Türk milleti adına. Osmanlı bürokrasisi şunu gördü: Evet olabilir, padişahın yanında etkisi az bile olsa bir güç olabilir.
Meclis iki yıl açık kaldı, siyasi atmosfer değişti derken 2. Abdülhamid meclisi tatil etti. ne kadar mı? 33 sene😀
Haklı mıydı peki? Avrupa'nın ekonomik ve siyasi baskıları, her tarafta isyan, savaşlar, Müslüman milletlere sıçraması olası milliyetçilik ateşi ve mecliste Rus yanlısı İngiliz yanlısı olan gruplar ki bağımsız onlarla gizli görüşüyorlar. Hepsini göz önüne alınca padişah, ülkeyi ayakta tutacak şeyin mutlak bir otorite olduğunu gördü. Padişahın otoritesi bu kırılma zamanında tam olmalı kanısına vardı.
Yok biz hürriyetçiyiz özgürlükçüyüz diyen Namık Kemaller vs. devletin realitesinden kopmuş adamlar. Lan bir şeyin doğru olması her zaman bayraklaştırılmasını gerektirir mi? Çok uluslu bir devlette show yapıyorsun. sen özgürlük mü istiyorsun? Araplar da istiyor. Sen hürriyet mi istiyorsun? Sırplar da istiyor. Belki sen hürriyetçi, özgürlükçü yeni bir Osmanlı istiyorsun fakat ayrılıkçı hareketlerin temeli salt özgürlük değil. milliyetçi özgürlük. her millet bir devlet olmalı fikri. Adam artık Osmanlı adına karşı. O yüzden Osmanlıcılık başarılı da olamadı zaten.
1878 yılından sonra yani 2. Abdülhamid meclisi kapatınca demokrasi, özgürlük gibi fikirler yerinde mi saydı ? hayır. Herkes kendi bildiği yoldan yürüdü. Padişah kızıl sultan oldu. Geri kalan zerzevat hürriyetçi.
1889 yılında ise ittihat ve terakki yavaştan filizlenmiş milliyetçi ve güya özgürlükçü tiplerin yuvası olmaya başlamış, devlet bunu fark edip takip etse bile akıntıya karşı kürek çekmek gibi bir şey fikirler o kadar anlamlı ve makul ki herkes romantik bir şekilde dahil oluyor. Devletin durumundan bihaber olarak tabi.
1908 yılına gelindiğinde çetecilik hareketleri ile padişahı meclisi açmaya zorladılar, başarılıda oldular. Ayaklanmalar yayılır korkusu ile devlet meclisi tekrar açtı. İttihat ve terakki üyeleri daha 1 yıl içinde ülkede o kadar sorun ile karşı karşıya getirdi ki 31 mart ayaklanması olarak bilinen ayaklanmaya (Ayaklananlar kendi adamları) maruz kaldılar. Ne yaptılar tabi balkanlardan bir ordu getirdiler ordu dediysek eh işte.
1909 yılında gerçekleşen bu olay neye sebep oldu biliyor musunuz? ayaklanmadan padişahı sorunlu tutup tahttan indirdiler. 1909 yılından 1918 yılına kadar devleti yöneten ittihat ve terakki...
Durun durun! bunu Turgut Özal Anlatsın.
Batırdılar devleti batırdılar. 1914 yılından 1918 yılına kadar süren dünya savaşında Osmanlı iflas bayrağını çekti. 1918 sonu itibariyle Anadolu da başlayan işgal karşıtı hareketler küçük gruplar halinde işgal güçlerine karşı ateşli bir savunmaya geçmişti. Hal böyle iken devlet plan yaptı ve Vahdettin'in emri ile Mustafa Kemal Samsuna doğru yola çıktı. (Burada söylenecek çok şey var bunu tarihe bırakalım😉) Sükuneti sağlamak için giden Mustafa Kemal'in asli görevi işgal karşıtlığını ateşlemekti. 1922 Ağustos ayında düşman püskürtüldü. Sonra ne mi oldu? saltanat kaldırıldı.
Saltanatın kaldırılması iyi bir şey, yine bunu her yönüyle işin ehli insanlar bakmalı ama biz sisin biraz içine girelim. 1 yıl olmadan cumhuriyet ilan edildi hani var ya Mustafa kemal bir gece ansızın arkadaşlarına: 'Efendiler! yarın cumhuriyeti ilan edeceğiz. demiş. Yedik mi? Hayır.
BAKIN
4 ekim 1923 tarihli New York Times Diyor ki: Türkiye de cumhuriyet ilan edilecek👈 cumhuriyetin ilanından 25 gün evvel. Ya arkadaşlar ciddi bir devlette bir adam ansızın böyle bir karar alabilir mi. Çok mantıksız değil mi? Halka mı sormuş? ya da diktatör mü ki buna tek başına karar veriyor.
Osmanlı saltanatı ile beraber tarihten silinirken, güzel Türkiye'miz cumhuriyetle beraber doğuyor. Ha cumhuriyet demokrasi mi demek. Tabi ki Hayır.
Osmanlıdan Türkiye'mize doğru intikal eden bu süreci kısaca tekrar didikliyicem dayılar.
Fransız ihtilali ve getirdiği yeni kavramlar, Osmanlıların 1804 de Sırp isyanı ile kapısını çaldı. Bizimkiler sert bir şekilde bastırdılar derken arkasından yunan isyanı geldi devlet direnemedi. Çare arayışları ardı ardına geldi. Meclis açıldı ilk emekleme adımları atıldı. Sonra duygusal milliyetçiler, hainler ve kapıyı çalan savaş, kapıyı da kırdı zaten.
Osmanlılar zorla da olsa yavaşta olsa demokrasiye doğru gidiyordu ne kadar sürerdi veya sembolik olarak saltanat kalır mıydı orası tartışılır ama şurası kesin ki devlet varlığını devam ettirseydi gerek iç nedenler gerek dış nedenlerden dolayı demokratik bir zemine doğru kayacaktı.
Osmanlının son 100 yılı bu fikirler buhranında geçerde devlet bundan etkilenmez mi, bu fikirlerden devletin her kademesinden çok insanı etkilenmişti. Etkilenenler cumhuriyeti ilan etti. Demokrasiye aç oldukları için mi? Tabi ki hayır.
Burada sizi rahat bırakalım. diğer bölümde genç Türkiye'nin demokrasi ile kavgasına odaklanalım✋
2. Bölüm: https://sallagitsinb.blogspot.com/2021/12/turkiyenin-demokrasi-tarihi-ve.html
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder