kazıklı voyvoda etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
kazıklı voyvoda etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

7 Haziran 2017 Çarşamba

FATİH SULTAN MEHMET VE KONT DRACULA: KAN KARDEŞLİĞİ -3

Veee son part dostlar..

1461-1462'de Fatih, Tuna nehrini geçtikten sonra Targovişte'de kazığa geçirilmiş insanlarla dolu kilometrelerce uzunlukta bir yolla karşılaşır. 
Bu durum, Osmanlı askerinin moralini bozsa da daha büyük bir hırsla Kont Dracula'yı Poeinari kalesinde kıstırır. Fakat kale 900 metre yükseklikteki sarp bir dağın tepesine kurulmuştur. Ve bu kaleyi almak hiç de kolay olmayacaktır.

(Poeinari Kalesi)

Fatih, kale etrafını kuşatır ve yardım gelmesini engeller. 
Sadece kalenin erzağının bitmesini bekler ve kolayca ulaşmayı hedefler. 
İki komutan, birbirini çok iyi tanımaktadır ve Kont Dracula bu kalede aylarca direnmeyi başarır. 
Osmanlı askeri, kalenin dibinde sinir bozucu bir sabırla kampını sürdürmektedir.
Hatta kale içindeki direniş gücünün moralinin kırılması için kale dışında Osmanlı bando takımı savaş marşları çalmakta, askerler gürültülü bir şekilde kılıç-kalkan sesleri çıkarmaktadır.


Psikolojisi bozulan Kont Dracula'nın karısı, bu duruma fazla dayanamayıp kendini kaleden aşağı atarak intihar eder.
Wallachia, Kont Dracula'nın siyasi hayatının bitmesi haberiyle çalkalanır. Artık isyancı bir Voyvodanın hazin sonu beklenmektedir.

4 Haziran 1462'de Kont Dracula'nın direniş gücü bozguna uğratılır ve kale alınır.
Fakat Kont Dracula, kaçıp Macaristan'a sığınmıştır. (Bazı Avrupa kaynaklarında Fatih'in, Kont Dracula'nın kaçtığı havadisini aldığında bunu fazla önemsemediği söylenir. 

Bu durum karşısında Fatih'in aklında nasıl bir plan olduğunu tabii ki bilemeyiz.)
Fakat Kont Dracula, kaçarken de farklı bir savaş taktiği uygulayarak Vebalıları ve hapisteki suçluları Osmanlı askerlerinin arasına salmıştır.

Kale alındıktan 13 gün sonra, Tarihte adı Targovişte baskını olarak geçen gece baskınında Fatih Sultan Mehmet'e suikast girişiminde bulunulur. 
Bu suikast girişiminde birçok Osmanlı askeri şehit olur fakat ordu 90.000 askerden oluştuğu için kaçmak zorunda kalmıştır, suikast başarılı olamaz. 

Rivayete göre Fatih'in çadırı yerine yanlış çadıra girdiği söylenir.(Veya...Fatih her ihtimale karşı önlem almış olabilir.)

Macar kralı, Osmanlılarla yeni anlaşma yaptığı için başına bela açmak istemez ve Kont Dracula'yı gelir gelmez hapse atar.
Fatih, Kazıklı Voyvoda'nın yerine küçük kardeşi Radu'yu, 12 bin Duka vergiye bağlayarak yeni Voyvoda ilan eder. 

Radu hiç bir zaman Osmanlı'ya sadakatini bozmaz ve yıllarca hizmet eder.
Macaristan'ın Vishegrad ve Pest şehirlerinde 14 yıl hapis ve sürgün hayatı yaşadıktan sonra Wallachia yani Eflak-Boğdan'da yeniden yönetimi ele geçirme planları yapar.

 Macar kralı Matei Corvin ve Moldova prensi Büyük Stefan'ın yardımlarıyla Kont Dracula, yönetimi tekrar eline alır. Ancak Fatih onu unutmamış, faaliyetlerini yıllardır dikkatle izlemiştir.

Teyakkuz halindeki Mihaloğlu Akıncıları, 1476 yılının Aralık ayında Bükreş yakınlarındaki Balteni'de baskın yapar ve orada infaz eder. (Bazı kaynaklar da Transilvanya ormanında öldüğü söylenmektedir.)

Kesilen boğazı Fatih Sultan Mehmet'e götürülür.
Kendisinin yaptığı gibi vücudu kazığa geçirilerek şehirlerde dolaştırılmıştır.



Böylece Osmanlı için isyancı Voyvoda defteri tamamen kapanmış olur.

Kim bilir belki de Fatih, kaçmasına bilerek izin vermiş ve sonraki düşmanlarını belirlemesinde, dünyanın en acımasız katili Kont Dracula'yı -yediği Osmanlı ekmeğine karşılık olmasa da- infaz etmeden önce kullanmış olabilir.

Kim bilir bu olayda tarihin bize anlatmadığı, madalyonun görünmeyen diğer yüzü vardır..


Eleştirin, Az çalışın çok okuyun....

6 Haziran 2017 Salı

FATİH SULTAN MEHMET VE KONT DRACULA: KAN KARDEŞLİĞİ -2


Part 2 ile karşınızdayım..

Bu arada Doğu Avrupa, cadı kazanı gibi kaynıyordu. Macar kuvvetleri Türklere savaş açmıştı. 2 oğlunu Türklere teslim eden baba Vlad II Dracul, hristiyan topluluğuna olan yükümlülüklerini de yerine getirmek istemesi sebebiyle el altından Türklere karşı savaşmaları için Macarlara birlik gönderdi.

Vee Macarlar, baba Vlad II Dracul ve en büyük oğlu Mircea'nın Macaristan Valisi John Hunyadi'yi suçlayacağı ağır bir yenilgi aldı.

1447'de Macar Vali, Vlad II Dracul'a karşı savaş açtı. Çetin bir savaşa sahne olan Tirgoviste yakınları, Vlad II Dracul'un öldürülmesine ve oğlu Mircea'nın tutuklanmasına şahit oldu. Sonradan Mircea işkence edilerek öldürüldü.

1451 yılında II.Murat'ın ölümüyle genç yaşta tahta geçen II.Mehmet, 1453 yılında İstanbul'u fethederek yeni bir çağ açmış, Fatih ünvanını elde etmiş ve Peygamberimizin hadisindeki övgülere mazhar olmuştur.



Yıllar sonra geri döndüğü ülkesinden Fatih Sultan Mehmet'in bu büyük başarısını hayranlıkla takip eden Kont Dracula, Osmanlı'ya bağlılığını iletti. Bunun üzerine Fatih, 1456'da resmen Eflak-Boğdan Voyvodası olarak atamıştır.

Artık Kont Dracula'nın yıllardır beklediği an gelmişti.
Amaaaa kendi düzenini kurabilmesi için biraz daha sabretmesi gerekti. 
Bölgeyi büyük bir başarıyla yöneten Kont Dracula, Osmanlı'nın çıkarlarını korumakta, vergileri bizzat kendisi getirmekteydi.

Bunun üzerine Osmanlı, bir Voyvodaya tanınmayacak çok geniş yetkilerle, özerkliğe yakın, geniş bir alan sunmuştur.

Fatih, Mora ve Karadeniz sahilleriyle uğraşırken Kont Dracula, vergilerini bırak kendi getirmesini, artık hiç ödemiyordu. Kendi hükmü altındaki insanlar dahil, çevre topraklarda yaşayan herkese işkence ve zulüm etmeye başlamıştı.

Kont Dracula sarayda, daire şeklinde masanın etrafındaki kazığa geçirilmiş insanların arasında yemek yemekten zevk alıyordu. Bir gün şehirdeki bütün dilencileri toplayıp karnını doyurmuş, sonrada onları ateşe vererek diri diri yakmıştır. 
Bazı kadınları kazanlarda haşlayıp etlerini çocuklarına yediriyordu. Hatta hamile olduğunu öğrenen bir sevgilisinin karnını açıp doğru söyleyip söylemediğine bakmıştır.

Eline Türk esir geçince, ayak derisini yüzüyor, daha çok acı versin diye tuzlayıp keçilere yalatıyordu. İşkencede artık kendi yöntemlerini uyguluyordu. Yaptığı işkenceleri daha fazla anlatmıyorum. 
Avrupalı kaynaklar, Kont Dracula'nın yaptığı bu işkencelerden uzun uzun bahseder.

Bunları haber alan Fatih, onu kolay yoldan cezalandırmak için vergisini bizzat getirmesi haberini yollamıştı. 

Bu haber için Silistre beyi Katip Yunus Bey görevlendirildi.
Kont Dracula ise kendisinin İstanbul'a gelmesi halinde Fatih'ten, Eflak ve Boğdan'ı koruyacak bir birlik istediğini bildirdi.

Fatih, başında Niğbolu Sancak beyi Hamza Bey'in başında olduğu bir birlik gönderdi ve birliğe Kont Dracula'nın alınıp gelinmesi için kesin talimat verdi. Hamza Bey, yolculuğu sırasında Tuna Nehrinin donmuş olduğunu gördü ve beklemeye başladı.

Ancak Kont Dracula'nın bundan haberi mi vardı veya bilerek mi birlik istedi tartışılır, donmuş nehri geçerek Hamza Bey ve birliğinin kamp yaptığı Tuna Nehri kenarına baskın düzenledi. 

Bu baskında Katip Yunus Bey şehit oldu, Hamza Bey ise esir düştü, başı kesilerek Macar Kralına yollandı. Esir düşen diğer askerlerin kol ve bacakları kesilerek kazığa geçirildi. 

Kont Dracula bu olaydan sonra Niğbolu, Vidin ve nehir boyundaki bütün şehirleri yağmaladı, Türk ve Bulgar katliamı yaptı ve 
25.000 esirle Eflak'a döndü. 

Bu havadisi alan Fatih Sultan Mehmet, hiddetlenerek 1460-1461 yıllarında orduya sefer hazırlığı talimatı verir.



--Düşünün...1461 yılı, Trabzon'un fethidir. Hem Karadeniz kıyılarını fethetmek için doğuda savaş hazırlığı var, hem güneybatıda Yunanistan'ın Mora Yarımadasını almak için büyük bir çalışma yapılıyor, 
hem de arkasında Macar Kralının olduğu Kazıklı Voyvoda'nın zulmüne son vermek için bizzat ordunun başında 
atını Doğu Avrupa'ya sürüyor. 
Yorumu size bırakıyorum. Ben iptalim..---

FATİH SULTAN MEHMET VE KONT DRACULA: KAN KARDEŞLİĞİ -1



Merhaba Dostlar..
Aslen Tokat'lı olmam dolayısıyla, Tokat kalesinde yapılan kazılarda ortaya çıkan tarihi eserleri yakından takip ediyordum ki.. Bir tarihin yine farklı bir yüzüyle karşılaştım.
Tokat'ta yapılan kazılarda bir mahzen bulundu ve burada Kont Dracula veya diğer namıyla Kazıklı Voyvoda'nın ikamet ettiği tespit edildi.

Sonra ''Kim lan bu Kont Dracula'' dedim ve araştırmaya başladım. Dracula'yı bir Türk sinema filminde komik bir karakter olarak hatırlıyoruz ama gerçekte pek komik biri olduğu söylenemez.

Dracula, kendi milleti Ulahlar tarafından Tepeş(cellat) , Macarlar tarafından ise Dracul(Şeytan) olarak nitelendirilmektedir.

Bu kişinin o devirde dünyanın en kudretli devletinde devlet adamı olması için eğitim alıp, bir çağ kapatıp yeni bir çağ açan bir padişahla kan kardeşliği bağı olan birinin nasıl oluyor da tarihin en acımasız katilleri arasından adını söz ettirdiğini, sizi biraz daha geriye götürerek açıklayacağım.

Kont Dracula'nın babası Vlad II Dracul, günümüzde Romanya sınırları içerisinde bulunan Karpat Dağlarının bulunduğu bölgede Wallachia hükümdarı Prince Mircea'nın gayrimeşru oğluydu. (Wallachia, Osmanlılar tarafından Eflak ve Boğdan isimleriyle anılmaktadır.)

Hayatı Almanya ve Budapeşte'de geçtiği tahmin edilmektedir. Mircea, Vlad ve Radu adlarında 3 oğlu vardı. (Kont Dracula; Vlad, Vlad Tepes ve Kazıklı Voyvoda isimleriyle de tanınmaktadır.)

Kont Dracula'nın doğum tarihi tam olarak bilinmemekte fakat 1430 yılında doğduğu tahmin edilmektedir.


Baba Vlad, Romanya kralı olarak Osmanlıların amansız akınlarına uğramasıyla Eflak ve Boğdan(Wallachia), o dönemin Osmanlı hükümdarı, Fatih Sultan Mehmet'in babası II.Murat'ın egemenliğine girer. 
Baba Vlad, II.Murat'a ister istemez biat etmek zorunda kalır, Edirne'ye bağlılığını ilan eder ve iyi niyet göstergesi olarak da 2 evladını yani Radu ve ağabeyi Kont Dracula'yı 1442 yılında Osmanlılara verir.

Kont Dracula, bu tarihte daha 12 yaşlarındadır ve 1442-1448 yılları arasında Tokat'ta ikamet ettirilmiştir.

Osmanlı, Fetih politikasıyla alınan yeni topraklara yabancı bir idareci atamak yerine daha akıllıca bir yöntem kullanıyor, orada doğup büyümüş, orayı iyi bilen ve egemenliği altına alabilecek sadık yerel liderler yetiştirmeyi tercih ediyordu. 
Eflak ve Boğdan için de derin araştırmalar sonucunda Kont Dracula'nın ismi ön plana çıkıyordu.

Radu, İslam dinini kabul ederek, zekası ve çevikliği ile sonralarda Fatih Sultan Mehmet'in sağ kolu olmuştur.
Fakat bu kanıyı ağabeyi Kont Dracula için söyleyemeyeceğim.


Kont Dracula, Osmanlı'ya sadık bir devlet adamı yetiştirmek amacıyla başkent Edirne'ye getirildi ve geleceğin Eflak-Boğdan Voyvodası (Osmanlı'da geniş yetkilerle donatılmış, Şimdinin Valilik rütbesi) olarak yetiştirmek için seçkin çocuklara verilen özel eğitim derslerine tabii tutuldu.

Artık padişah II.Murat ve etrafındaki devlet adamları onun üstüne titremekteydiler. Çünkü gelecekte Osmanlı'nın Avrupa'daki eli kolu olacaktı ve bir nevi Şehzade olarak yetiştiriliyordu.

Kont Dracula, Osmanlı hayatını ve saray prosedürünü kolayca benimsedi. Sultan II.Murat, Türkleri sevmesi için yanına bir arkadaş verdi ve bu arkadaş geleceğin hükümdarı 
Fatih Sultan Mehmet idi.


Kont Dracula, Şehzade Mehmet'ten sadece 1 yaş küçüktü. Yıllar boyunca omuz omuza sıkı bir eğitimden geçiyorlardı ve beraber Molla Gürani'nin derslerine katıldılar.

Birbirlerinin arkasını kollayacaklarına yemin ettiler ve kan kardeşi oldular..