Filmin enfes diyaloğu:
-Aylardan beri gelip neden benim resmime bakıyorsun? Cevap vermicek misin bana? Yoksa gerçeği söylemekten korkuyor musun?
-Öğrenmek istediğini Mustafa söylemiştir sana.
-Ben senin söylemeni istiyorum. Herhalde bana ait olan bir
şeyi öğrenmek hakkımdır.
-Hayır. Sana ait bir mesele değil bu. Resminle benim
aramdaki bir durum seni ilgilendirmez. Ben senin resmine aşığım.
-İyi ama âşık olduğun resim benim resmim. İşte ben de
buradayım söyleyeceklerini dinlemeye geldim.
-Resmin sen değilsin ki. Resmin benim dünyama ait bir şey.
Ben seni değil resmini tanıyorum. Belki sen benim bütün güzel düşüncelerimi
yıkarsın.
Sevmek Zamanı Metin Erksan’ ın yazıp yönettiği 1965 yapımı
melodram türündeki filmdir. Klasik türk filmleri gibi bu hikayenin de zengin
kız fakir oğlan ilişkisi olarak başladığı görülmektedir.
Bir kış günü
Büyükada’daki evine arkadaşlarıyla kaçamağa gelen Meral adındaki genç kız evde
kendilerinden başka birinin olduğunu sezerek sessizce bu kişiyi bulmak için üst
kata çıkar. Gördüğü manzara duvarda asılı duran portresine hülyalı bakışlarla
dalmış ve sigarasını tüttüren bir adamdır. Hikaye burada başlar. Daha önce
görmediği bu adamın adı Halil’dir ve evinin koltuğuna kurulmuş günlük rutini
gibi Meral’ in portresini seyretmektedir. Meral gördüğü karşısında şaşırır ama
bozuntuya vermez. O da kendi fotoğrafına bakan bu adamdan etkilenmiştir.
Doğu- batı karşıtlığı
Filmde Meral batıyı temsil ederken Halil doğuyu temsil
etmektedir. Meral’in babası, sevgilisi Başar da batıyı temsil eden karakterlerdir.
Halil ve arkadaşı aynı zamanda udi olan derviş Mustafa ise doğuyu temsil
etmektedir.
Meral’in okuduğu kitaplarda, buhranlarından, resmine aşık
olan adama aşık olmasından batının dünyasından bunaldığı ve oranın ruhunu doyurmadığı
anlaşılmaktadır. Halil ise Meral ona sevgisine karşılık verdiğini söylemek için
her gelişinde ondan kaçarak Meral’in resmine sığınmıştır. Dünyevi ve cinsel duyguları
kendine ait gördüğü saf aşkıyla bulandırmak istememiştir.
Meral’in
babası Halil’e diğer kız babaları gibi değilim diyerek sohbete giriş yapsa da kızının
zengin hayata alışık olduğunu yoksul yaşamdan sıkılacağını söyleyerek Halil’in
hevesini kırar. Halil’in arkadaşı Mustafa ise sevdasının peşinden gitmesi
gerektiğini Halil’e tekrar tekrar söyleyerek arkadaşına cesaret verir.
Karşıtlık mekânda da karşımıza çıkmaktadır. Meral ve çevresi
yaşamını İstanbul’un apartmanlı lüks çevresinde sürerken Halil ve arkadaşı Büyükada’
da ahşaptan yapılma kulübe tarzı bir evde sürmektedir.
Sonuç itibariyle film karşıtlıklarıyla bize çokça mesaj
vermektedir. Sonunda iki aşığın ölmesi kavuşamadılar düşüncesini uyandırsa da
birbirlerinin kollarında can vermeleri kavuştuklarını belki de yeni bir yaşamda
aşklarını yaşayacaklarını düşündürmektedir.