4 Aralık 2017 Pazartesi

CEMAL SÜREYA'NIN Y HARFİ İLE GÖNÜL İDDİASI

Merhaba Dostlar..

Yine farklı bir olay ile karşınızdayım.

Hepimiz kendimize göre şairiz. Bazen lise aşkımıza şiir yazarız bazen de hayata dair, hayatın zorluklarına karşı içimizden gelenleri kağıda dökeriz. 

Ama hiçbirimiz sevdiği için bir iddia uğruna ismimizi değiştirmeyiz.
Yani ben yapmam açıkçası. İddia kısmını diyelim :)



Cemal Süreya isminde neden iki tane Y harfi yok diye merak etmedim. Çünkü malum nüfus memurlarımız kafasına göre soy isim yazdıkları için Süreya soy ismi bu vahim soy adların en kibarlarından bence. Adamın soy ismini Zart, Pırt falan koyanlar var.


Benim soy adımı hatırlatmayınız lütfen :)


Sadece şiirlerini okumak için Google amcaya yazdığımda ilginç bir olay olduğunu fark ettim ve siz değerli SallaGitsinB okurlarıyla paylaşmak istedim.




Cemal Süreya ve Sezai Karakoç, lisede sınıf arkadaşıdır. Sınıflarında da Muazzez Akkaya adında bir kız vardır. 
İkisi de bu kızı gizliden gizliye severler. 

Sınıfta gün boyu aynı kıza duydukları ilgiyi birbirine anlatırlar. Hatta Muazzez'e yazdıkları şiirleri birbirine okurlar. 

Sonra bu aşk zamanla kızışır ve bir birilerine 'ben elde ederim', 'sen elde edersin' derken 'Kim elde edecek' diye bir iddiaya tutuşurlar. 



Kaybeden büyük bir bedel ödeyecek derler. Ve bu bedel ömrü boyunca üzerinde kalacak. Bedene fiziksel bir zarar olmayacak diye de bir karar kılarlar. Ve sonunda adını değiştirmeye gelir olay. 


Cemal Sürey(y)a kazanırsa; Sezai Karakoç'un soy ismi Karkoç olacak,
Sezai Karakoç kazanırsa; Cemal Süreyya'nın soy ismi Süreya olacak.



Tahmin ettiğiniz gibi Sezai Karakoç elde eder ve onunla çıkmaya başlar. Cemal Süreyya da gidip Y harfini soy adından attırır. 
İşte Süreyya'nın Süreya'ya geçişi böyle olur.





Muazzez Akkaya, Sezai Karakoç'un kendisi ile bir iddia sonucu çıktığını öğrenir. Biraz da sorunları olan Muazzez, bunu kaldıramaz ve okulu bırakıp memleketi olan Sakarya- Geyve'ye gider. 


Sezai Karakoç bu duruma çok üzülür ve ona ithafen Mona Rosa'yı yazar.

Sezai Karakoç, 1950 yılında Mülkiye'de öğrenci iken yazmıştır fakat 2002 yılına kadar yayımlanmamıştır.



GÖRÜŞMEK ÜZERE...









3 Aralık 2017 Pazar

RUS S-400 FÜZELERİ





Merhaba Dostlar..
Türkiye'nin uzun uğraşlar sonucunda uzun menzilli hava savunma sistemi(HSS) arayışları nihayet son buldu.. 

Bunu Rus yapımı S-400 Hava Savunma Sistemi karşılayacak.. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıklamalarına göre ilk kapora bile verildi. Peki bu nedir bu S-400 Füzeleri..
S-400 HSS'nin 9IN6E radar menzili 600 km, 40N6 füze azami 400 km irtifa 30 km'dir.

Sistem 6 bataryaya aynı anda komut verebiliyor. Ayrıca ilk defa balistik füze engelleme kabiliyetine sahip olacağız. 
Rus firmasının kataloglarında 1000-3500 km menzilli füzeleri engelleme kabiliyetine sahip olduğu yazılıydı fakat hiçbir deneme yada bilgi teyit etmiyor. Ama 1000 km menzilli füzelere karşı, açıklamalara göre teyit edildi.




S-400'ün bir düşük modeli olan S-300'ler bazı devletlerde bulunuyor. Bunlar; Çin, Kazakistan, Venezuela, Ermenistan, Azerbaycan, Belarus, Ukrayna, Slovakya, Bulgaristan, Yunanistan ve Vietnam.


Türkiye 4 adet almayı planladığı bu sisteme 2.5 Milyar Dolar ödeyecek. Türkiye için kesinlikle gerekli olan bu sistem, CB Erdoğan'a ortak üretim mi olacak diye sorulunca, '' İmzaları attık ve ortak üretimle ilgili süreci işleteceğiz'' yanıtını verdi. 



Yani bu şu anlama geliyor. Rusya'nın ortak üretime sıcak bakmadığı fakat bunun için çaba harcanacağı anlamına geliyor. Bence Rusya teknoloji transferine yaklaşmayacaktır fakat bu sistemin alınması NATO ülkelerine caydırıcı bir güç olacaktır. 






Neden NATO ülkeleri diyorum?

Çünkü bu sisteme karşı çıkanlara baktığımızda NATO ülkeleri başı çekiyor. Orta Doğu'daki savaşın sebebi de yine NATO ülkeleri değil mi? Kandırmayalım kendimizi..

Türkiye füze alımı için ihale açtığında Çin, ABD-Almanya-İtalya ortaklığı ve Rusya teklifleri masaya yatırıldı. 



ABD-Almanya-İtalya ortaklığı ilk ihaleye katılmadı fakat sonradan ortak üretime evet dediği ve daha maliyetli olacağı konusunda Türkiye'yi ikna etmeye çalışmıştı. 

Sonra Türkiye Çin ile ortak üretiminde maddeler arasında olduğu bir ön anlaşma yapmıştı. Nato ülkeleri tepki gösterdiği için anlaşma iptal edilmişti 

Vee uzun görüşmeler sonucunda Rusya S-400 füzeleri konusunda anlaşma sağlandı. NATO ülkeleri, NATO savunma sistemine entegrede sorun olacağı gerekçesiyle sürekli karşı çıkıyor. Aslında bunu sebebinin entegre ile alakası bile yok.. 


Amerika-Irak savaşını hatırlayalım. Amerika Irak'a füze atışları yaptığında Saddam, hava savunma sistemlerini aktif hale getirmek istemiş fakat sistemler çalışmamıştı. Çünkü füzeler Fransa'ya aitti. 

Amerika, Irak'a bir NATO gücü adı altında girdiği için Fransa'dan küçük bir ricada bulunmuş ve füze sistemini, elinde olan yazılımlarla devre dışı bırakmış, Irak'ı saldırıya açık hale getirmişti..

Bunların bu kadar bağırmalarındaki amaç, ''Türkiye'nin Orta doğu'da uzun menzilli füze kozu olacaksa da bizim sistemler olsun, istediğimiz gibi devre dışı bırakalım'' mantığıdır. 





S-400 füzeleri, NATO ülkeleri arasında sadece Türkiye'de bulunuyor. Bu da sevindirici bir haber tabii ki de..


GÖRÜŞMEK ÜZERE...


EFSANE LEYLA İLE MECNUN REPLİKLERİ





Merhaba Dostlar..
Bu paylaşımımda sizi biraz gülümsetmek istedim.
Sudan sebeplerle kapatılan Leyla ile Mecnun dizisinden bazı kesitleri sizlere sunuyorum.













































































Benim dayım mafya..




Erdal bakkaldan borç istemek..




Burayı yıkanın annesi babası ölsün..




GÖRÜŞMEK ÜZERE...



ZÜMRÜT APARTMANI FACİASI: 93 KİŞİNİN ÖLÜMÜ

Merhaba Dostlar..

Konya'nın Selçuklu mahallesi Kerkük Caddesinde 3 tane apartman bulunuyordu. 

İsimleri Zümrüt, Yakut ve Safir..




2 Şubat 2004 tarihi saat 20.20 de 36 metre yüksekliğinde 11 katlı Zümrüt apartmanı, her hangi bir dış etkene bağlı olmadan yerle bir oldu. Yani ne deprem oldu ne de binanın etrafında binayı sarsacak bir çalışma olmamıştı. Ve o göçükte 92 kişi yaşamını yitirdi. Peki sorumlu kim ve ya kimler?

Gelin bunu ayrıntılı bir şekilde açıklayalım..


2 Şubat Saat 19.00
Kurban Bayramının 2. günü.. Apartman sakinleri ya misafirlikte ya da evlerine gelen misafirleri ağırlamakla meşgul.. Kapıcı Yaşar Kireli ise merdivenleri yıkıyor. Apartman sakini Şaban Uysal, evine çıkarken Yaşar beyi görüyor ve '' Bayram günü de çalışılır mıymış? Senin de tatil yapmaya hakkın var'' diyor.. 


2 Şubat Saat 20.00
Kapıcı Yaşar Bey, Şaban Uysal'ın tavsiyesine uyuyor ve temizliği bir kenara bırakıp dairesine dönüyor. Bu arada evinde olan eniştesi bayram ziyaretinden ayrılmak istiyor ve Kapıcı Yaşar Bey, eşini ve çocuklarıyla birlikte onu otobüs duraklarına doğru uğurlamaya gidiyor. 


2 Şubat Saat 20.20
Eniştesini uğurladıktan sonra evlerine dönen Yaşar bey, Zümrüt apartmanının yerinde sadece beton yığınını ve çığlık seslerinin olduğunu görüyor.




Apartmanın bodrum katında bir mağaza ve bir de garaj vardı. Binanın yıkılmasındaki en önemli faktörün ise bu garaj olduğu tahmin edildi. Yenilenen bodrum katta, onaylanan projenin dışına çıkıldığı söyleniyor. 


Çünkü bodrum kat tavanı ters bir piramidi andıracak şekilde çökmüş olarak gözlemlendi.

Arama kurtarma ekipleri bekleniyordu fakat Konya'da profesyonel bir ekip yoktu. Çevre illerden gelen ekipler çalışmalara koyuldu fakat enkazın etrafındaki kalabalık, çalışmaları zorlaştırıyordu. Çünkü enkazdaki sese göre hareket edilecekti. 


Titiz bir çalışma yürütülüyordu. Hatta bir görevli, minareden gelen ezan sesinin çalışmayı sekteye uğrattığını söylediğinde etraftaki kalabalıktan tepki gördü. Göçük altında kalanlar bir bir çıkarılıyordu. 


Üzerinden 5 gün geçtikten sonra herkesin çıkarıldığı düşünülürken adeta bir mucizeye şahitlik edildi. Göçmeden 138 saat sonra Muharrem Kalem, 157 saat sonra ise Yasemin Yaprakçı çıkarıldı. 
Yasemin Yaprakçı, kangren olan bacağını kaybetti ve hastaneye gidip geliyor. Enkazda 92 can yitirilmişti. Hatta 93 can. Çünkü 9 aylık bir anne adayı da bulunuyordu.


Kazadan kurtulan sadece bu kişiler değildi. Göçükten 10 ay önce apartman sakini Recep Yetişen, binada oluşan çatlaklardan dolayı dairesini çok az bir miktara satıp başka bir yere taşınmıştı..




SORUMLULAR KİM?

Ruhsatı veren kurum: Selçuklu Belediyesi
Ruhsat tarihi: 04.08.1994
Yapı Sahibinin Adı Soyadı veya ünvanı: SS Sermet Yapı koop ve hissedarları
Fenni Meshul: Vedat Kaya (Mimar)
Ruhsat eki projeler: Mimari proje/Serdar Işık, Statik Proje/ H.İbrahim Elliiki
İnşaatın Cinsi: Karkas

Yapı daha 6 yıllık iken hiçbir dış etkiye maruz kalmadan yıkılmasındaki sorumlular, yetkili kişilerin incelemesinden sonra açıklandı. Sorumluluk bir kişinin değil, herkesin ihmali olduğu yönündeydi. 


Yapının projelendirilme sürecinde ihmaller vardı. Kat alanlarını arttırmak içim bina çevresinde 1.5 metrelik çıkma vardı ve bu çıkma bina dayanımına zarar vermişti. 


Yapının betonu bir kaliteye göre imal edilmemiş ve elle karılmıştı. Yani belli bir standardı yoktu ve işçiliği de bir o kadar kötüydü. 

Bodrum ve zemin kat kolonları, olması gerekenden küçük hesaplanmıştı.
Binada zeminden ve temelden kaynaklı bir problem görülmedi.


Proje dışı yapılan imalatlar da yapının yıkılmasında etkin rol oynamıştı. Zemin kata yapılan ara katlar, zemin ve bodrum kat kolonlarına ekstra yük bindirmişti.


Önemli eksik ve hataların bulunduğu projede, yapılan ekstra imalatlar projeye tadilat olarak eklenmemiş olması belediyenin de kusurlu olduğunu gösteriyordu.


Facianın meshulleri olarak cezası sabit olanlar:
Müteahhit Vedat Kaya :5 yıl hapis, 440 YTL para cezası
Taşeron İsmail Hakkı Canlıer: 4 yıl hapis, 440 YTL para cezası
Proje Sorumlusu H.İbrahim Elliiki: 2 yıl hapis, 440 YTL para cezası
Belediye Görevlileri Hüseyin Çopur, Maide Dönmez, Zeynel Ünal: 2 yıl hapis, 440 YTL para cezası
Konya Selçuklu Belediyesi: 2 Milyon Lirayı aşan tazminat


Konya Selçuklu Belediyesinin AKP'li belediye başkanı Adem Esen, belediyenin suçlu olmadığını söylüyordu. 
Oysa ki onca eksiğe ve yapılan tadilatlara rağmen ruhsatın ileri ki bir tarihte belediye tarafından yenilenmesi ve bu tadilatların gösterilmemesi belediyeyi haksız çıkarıyordu.





Dönemin İç İşleri Bakanı'nın Belediye Başkanı Adem Esen hakkında soruşturma izni vermemesiyle Adem Esen yargılanmıyor. E haliyle sadece belediye çalışanları yargılanıyordu. 
Adem Esen, 1999-2010 yılları arasında Selçuklu Belediye Başkanlığı yaptıktan sonra İstanbul Sebahattin Zaim Üniversitesi Rektörü oluyor.


2014 yılına kadar kazazedeler, çiçeklerle kazada ölenleri andı. 2014 yılında Zümrützede Mağdurları Kooperatifi, yıkılan apartmanın yerine yeni bir yapı yapma kararı aldı.

Şu anda yapılan bina 10 katlı ve içinde stüdyo dairelerin de bulunduğu bir yapı halini aldı.




Allah kimseyi çaresiz bırakmasın..



GÖRÜŞMEK ÜZERE....



ORTA DOĞU'DA SU SAVAŞLARI: GELECEĞE İŞARET






Merhaba Dostlar..

Bu yazımda size, önümüzdeki 20 yılın sonunda ortaya çıkacak ve farklı bir nedeni olan savaşı anlatacağım..

Dünya zaman zaman suya erişmek isteyen toplulukların kanlı çatışmalarına sahne olmuştur. Bunun sebebi, suyun stratejik öneminden kaynaklanmaktadır. Dünyanın dörtte üçünün suyla kaplı olması, dünyanın su sıkıntısı çekmeyeceği anlamı gelmemekte..

Türkiye üzerinden bakacak olursak Fırat ve Dicle nehirleri asırlardır Türkiye topraklarından çıkarak Mezopotamya'yı suluyor. Bu da Türkiye'nin elinde güçlü bir kozu olduğu anlamı gelmekte. Zaman zaman bazı devletlerle karşı karşıya gelinmiyor değil tabi ki de.





Örneğin Suriye.. Türkiye'nin Fırat Nehri üzerinde devreye soktuğu Keban Barajı ve 1987 yılında tamamladığı Karakaya Barajı, Suriye hükümetinin görüşü Suriye'ye giren tatlı su kaynaklarının azalacağı yönündeydi..
Türkiye'nin aşağı Fırat projesini geliştirerek Güneydoğu Anadolu Projesine (GAP) dönüştürmesi, Suriye ile gerilimi tırmandırdı..



Su kaynaklarıyla ilgili gerilim , zaman zaman siyasi ve askeri çekişmelere neden oldu. Mesele ileri ki zamanlarda sadece Suriye değil, Irak, İran, Suudi Arabistan İsrail dolayısıyla ABD'nin de işin içine gireceği gerçeğidir.

GAP projesine başlandığında 80'li yıllarda Türkiye, dış etkilere çok fazla maruz kalmış ve projeyi tam olarak tamamlayamamıştır. AKP'nin ilk iktidarında bölgenin nabzı bir nebze de olsa tutulmuş ve GAP projesinde somut adımlar atılabilmiştir.

Türkiye, tatlı su konusunda bilim adamlarının önderliğinde kendi politikasını belirlemeli ve net bir yol çizgisi çizmelidir. Çünkü tatlı su sorunu sadece Orta Doğu'da değil, dünyada sorundur.

Türkiye, bir çok tatlı su kaynağına sahip olduğu halde su sıkıntısı çeken ülkeler arasında gösterilmektedir. Bu da su kaynakları için belirli bir yolun çizilmesi gerektiğini vurguluyor.






NASA'nın verilerine göre Orta Doğu'da büyük oranda tatlı su çekilmeleri saptandığı duyuruldu. Bu veriler 2003-2010 yıllarına ait.

Araştırmacılar, Türkiye, Irak, İran ve Suriye'de yaklaşık olarak 144 kilometre küp su çekilmesinin yaşandığını açıkladı. Bu su kaybının miktar olarak Lut Gölüne denk geldiği anlamına geliyor.

NASA'nın araştırması, yakın gelecekte savaş sebeplerine bir yenisi daha ekleneceği ve artık tatlı su savaşlarının da yaşanacağını ortaya koyuyor.

Yukarıda açıkladığım gibi, sadece 3 tane barajla Türkiye, Suriye ile savaşın eşiğine gelmiştir. Bu da gelecekteki tatlı su savaşları yaşanabileceği hipotezini doğruluyor.

Size bir örnek daha...



Yıllar önce İran, Irak'a giden Zap suyunu kestiğini duyurmuştu. IKBY ise İran'ın tatlı suyu kesmesi halinde Kuzey Irak'tan güneye doğru giden diğer tatlı su kaynaklarını kesebileceğini duyurmuştu.
Ve Temmuz 2017.. Yani 2-3 ay önce İran, Zap suyunu tekrar kestiğini duyurdu.

Bu da Irak Kürt Bölgesel Yönetimi (IKBY) lideri Mesud Barzani'nin referandum kararı almasıydı. Referandum sonrasında da İran, bu kararından vazgeçmedi.
Yani İran, Zap suyunu bile koz olarak kullanarak Orta Doğu'da söz sahibi olmak istemektedir. Türkiye'nin elindeki gücü siz düşünün..






Ayrıca Peygamber Efendimiz Hz.Muhammed (sav), geleceğe dair söylediği hadislerde, su savaşlarını işaret ettiği şeklinde yorumlanmaktadır.
Bu konuyu size başka bir yazımda uzun uzun açıklama fırsatım inşallah olur..





GÖRÜŞMEK ÜZERE...