Osman da celali isyanları etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Osman da celali isyanları etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

20 Temmuz 2018 Cuma

CELALİ İSYANLARI








Celali isyanları.


Her devlette olduğu gibi Osmanlı devletinde de ayaklanmalar ve isyanlar oldu.
Ama milletçe olaya ideolojik olarak baktığımız için hep bir taraf tutma hep yan çıkma eğiliminde olduk.
Bu ise bizi tarihi doğru anlama ve analiz etme konusunda hataya düşürdü.


İdeolojilerimizi bir kenara bırakalım ve uzanalım imparatorluğun iç isyanlarına.



Celali isyanları,
 1519-1685 yılları arasında belli aralıklarla çıkan devleti sarsacak büyüklükte isyanlardır.

1519 yılında Yavuz Sultan Selim döneminde  ayaklanan Bozoklu Celal tüm bu isyanların isim babası olmuş.Sonraki tüm isyanlara celali isyanları adı verilmiştir.


Bu isyanları üç ana başlıkta incelemeliyiz.

1.Mezhepsel

2.Ekonomik 

3.Çıkar odaklı


İsyanların halk isyanı değildir.Halk bir parçada olsa isyanın içine çekilmiştir.


İmparatorluğun en şaşaalı dönemlerinde mezhepsel isyanlar çıkmıştır.
Alevi-Şii şeyhler Şii Safevi devleti etkisi ile isyanlar çıkarmış isyanlar bastırılmıştır.
 Dönem içerisinde ki çözümler isyanı bastırdıktan daha isyan liderini öldürmek ve halka ibret olsun  diye meydanda bekletmek,teşhir etmekti.
İsyanlara tüm alevi vatandaşlar katılmadı ve alevi katliamı gibi bir şey olmamıştı..
İsyan eden öldürülmüştü.Net.


Aleviler öldürüldü değil isyan eden öldürüldü demek doğrudur.
Zaten o şartlar altında böyle bir garez yoktur.
Çünkü Şeytana tapan Yezidileri dahi devlet öldürmemiştir.
Yani bırakın mezhebi farklı olan bir topluluğu öldürmek,şeytana tapan bir topluluğu bile ezmemişlerdir Osmanlılar.

İmparatorluk meseleye bir dış kışkırtma olarak bakmış ve Safevi devleti üzerine sefer düzenlenmiştir.


1500'lü yılların sonuna dek mezhepsel  ve dar bir alanda çıkan isyanlar devletin mutlak gücü ile bastırılmıştır.







1600'lü yıllar geldiğinde ise Batı'da Avusturya ve Doğu'da İran ile savaşılmasının;
devleti her yönde yıpratması,devletin nüfusunun  hızlıca artması,savaşlardaki hızlı manevra ve iş bitiriciliğin hafiften yavaşlaması,tüfek kullanan asker sayısının hızlıca artması ile toprağı işleyip asker yetiştiren tımar sahiplerine olan rağbetin azalması,tımar sahiplerinin halka baskı yapması ve tabi ki savaş giderleri için devletten gelen abartılı ek vergiler ekonomik olarak tımar sahibini ve köylüyü de etkiledi.

Böylece imparatorluk ekonomik isyanlarla baş başa kaldı.


Arkadaşlar,
Savaş ve ekonomi öyle bir şey ki bir grup insanı isyana iterken diğerlerini göçe bir diğerlerini de eşkıyalığa,hırsızlığa itti.Savaştan kaçan askerler de zaten öldürüleceğim düşüncesiyle bunlara katılınca ortaya zorba bir güruh çıktı.

1.Ahmed zorbalık yapan devlet adamı,memur ve eşkıyalara karşı halkı silahlanmaya onlara karşı koymaya çağıran fermanlar yayınladı.

Bu süreç içerisinde isyanlar çok tehlikeli görülmese de makamını kaybeden veya üst makam isteyen daha da ileri gidip kendi özerk bölgesini isteyen çıkar odaklı isyanlarda bu ekonomik isyanlarla birleşince imparatorluk tüm dikkatini bu isyanlara verdi.

Seferden dönen sadrazam  kuyucu Murad paşa 1. Ahmed'in emri ile isyanları çok kanlı bir şekilde bastırdı.
Kuyular kazdırıyor öldürülen eşkıyaları içene atıyor son olarak eşkıya liderlerini  halkın görebileceği şekilde kuyuya attırıp ibret-i alem yapıyordu.
Gel gör ki kuyucu Murad haklı ya da haksız Celalilerin yanından kıyısından geçmiş çoğu kişiyi öldürdü.
İsyanı kendi dönemi için bastırdı ama belli bir süre sonra tekrar devam etmeye başladı.Fakat tek bir farkla artık isyancılar imparatorluğun gücünü ve acımasızlığını gördükleri için çoğu sahadan çekilmeye ya da affedilmek için aracı bulmaya başlamıştı..(1610'lar da)

Ülkede iç isyanlar devam ederken,halk başka bölgelere veya dağlara kaçıp saklanmaya başladı.Bu döneme büyük kaçgun adı verildi.

Genç Osman'ın darbeyle indirilmesi ve adice öldürülmesi üzerine kan davası güderek başkaldıran Abaza Mehmet paşanın Anadolu da başlattığı isyan İstanbul'a sıçradı.(1622'ler de)

İç isyanlar,devlet yönetiminde yeniçeri darbeleri derken işler gittikçe kötüleşiyordu.
Dışarı da yorgun zaferler kazanan imparatorluk içeride isyanlar karşısında bıkkındı ve çare üretme peşindeydi.


Çıkar odaklı,ekonomik bu isyanlara İran desteği de gelmeye başlamıştı.

Bu ortamda 4.Murad tahta çıktı(1623) ve tüm enerjisini iç siyaset ve İran üzerine endeksledi.Ki buna mecburdu.

İlk iş darbe yapan,darbe taraftarı olan yeniçeri liderleri ve yeniçerileri öldürttü.
Darbeye karışmış üst düzey devlet adamlarını da öldürten Sultan Murad hem kendi otoritesini hem devletin otoritesini güçlendirdi.

İran üzerine sefer düzenleyen sultan,ordu ile geçtiği her şehirde konakladı.
Halka eşkıya ve zorba olanları bildirmesini söyledi.Halkın şikayetçi olduğu tüm kişi ve grupları öldürttü.
İran yenilgiye uğratıldı.Bağdat fethedildi.Sultan başka bir güzergahtan İstanbul'a döndü.Yol boyunca konakladı ve halka aynı soruyu sordu:Burada zorba var mı?

Tüm bu olaylar sırasında 2. Osman'ın öldürülmesini gerekçe göstererek 6 yıldır isyan eden Abaza Mehmet paşa affedildi.
Daha sonraları rüşvet aldığı gerekçesiyle öldürüldü.


4. Muradın liderliği boyunca isyanlarda yüksek bir düşüş görülse de onun vefatı ile yerine gelen padişahın ve devlet erkanının oluşturduğu otorite boşluğu ile siyasi hamle üretememeleri birleşince isyanlar yavaş yavaş artmaya ve büyümeye başladı.(1640'lar da)


Buna ek olarak 

1645 yılında özellikle Avrupa da yer yer mini buzul çağı yaşanmaya başlanmıştı ve 1715 yılına kadar sürecekti.
Tabi ki bu durum imparatorluğu da tarım yönünden etkiledi ülkede kıtlık baş göstermeye başlamıştı.Kıtlık isyan dalgasına taraftan toplayan bir etken oldu.İsyanlar iç içe geçmiş yine bir ateş topuna dönüşmüştü.Kıtlıktan dolayı İspanya,İtalya ve Fransa da da isyan ve eşkıyalık olayları filizlenmeye başladı..



4. Mehmet döneminde 1656 yılında sadrazamlığa gelen Köprülü Mehmet paşa olayların Arap saçına döndüğünü gördü.Artık başka bir yol izlemenin zamanı geldiğini düşündü ve çıkar için isyan edenlerin bazılarını ödüllendirdi ve diğer isyancıları bastırmaları emrini verdi.
Bazılarını konuşmak için saraya davet etti.Bazılarını orduya aldı.İsyan eden devlet adamlarına daha yüksek bir mevki verdi.



Tüm isyanlar durulmaya başlayınca
Konuşmak için çağırdıklarını hemen orada öldürdüğü,
mevki verdiklerini bulunduğu mevkide yalnızlaştırıp daha sonra boğdurduğu,askere aldıklarını en ön cephede savaştırıp hem Osmanlı hem düşman ateşi arasında bırakarak öldürdüğü,diğer taraftan isyancıları mevki verme umuduyla bir birlerine karşı kışkırttığı,isyanını haklı gördüğü kişilere dokunmadığı ve halkı isyancılara karşı silahlandırdığı veya isyana meyilli gördüğü bölgelerde silahları toplattığı ortaya çıkmaya başladı.


Ve bu politika işe yaradı isyanların beli kırılmıştı çok küçük uçlar yalında yine isyanlar ortaya çıksa da devlet bu politikayı benimsedi ve  isyanlar her geçen gün azaldı.Ve zamanla son buldu.


Mezhepsel isyanlar ekonomik isyanlarla birleşmiş daha sonra ekonomik isyanlara devretmiş zamanla tamamen çıkar odaklı isyanlar halini almış bu isyanlar 1600'lü yılların sonunda tamamen son bulmuştu.

2.Viyana kuşatmasındaki bozgundan sonra(1683) kaçan askerler her ne kadar Anadolu'ya gelip zorbalık,eşkıyalık yapsalar da tutunamamış bıkkın halkın yumruğuyla karşılaşmışlardır.

Celalilerin tek mirasları dilimize bıraktıkları celallenmek deyimi olmuştur


165 yıl belli aralıklarla devam eden bu isyanlar çok büyük hasarlar vermiş ve bastırılmıştır.Amma ve lakin Osmanlı teknesinde bir delik açılmıştır.Zaten böyle bir çapta isyanı o dönemde bastırabilecek tek güç Osmanlıydı.Bastırdı.Tabi gerilemenin  ilk sinyalini vererek.




Tarih tekerrürden ibaretti deriz. Evet öyle...
Osmanlılar 100 yıl sonra daha büyük daha donanımlı isyanlarla karşılaşacaklardı.
Milliyetçilik akımının getirdiği bağımsızlık  İsyanları ile...





İyi günler............