3 Ekim 2018 Çarşamba

TİTANİK(TITANIC):FİLM ANALİZ




-Sen sıcak yatağında yaşlı bir kadın olarak öleceksin Rose. Şimdi değil, burada değil... bana söz ver.




Yukarıdan da anlaşılacağı gibi tam bir dramatik aşk filmi.
Ama tabi ki bu kadarla kalmıyor tüm zamanların en iyi filmlerinden biri olarak gösterilen ve dönemin ödüllerini silip süpüren Titanic.



1900'lü yılların başında dönemin en iyi gemisi olarak inşa edilen Titanic'in  başına geleni artık hepimiz biliyoruz.
Zaten filmde bu gemideki bir aşk hikayesini olay ile iç içe işliyor.



Tüm bunların dışında bizi 1900'lerin başına götüren film, Avrupa'nın toplumsal yapısını,iç dinamiklerini gözler önüne sermesi açısından da çok önemli bir eser.


Yalnızca bir aşk filmi değil😉







Sınıf farkı her ayrıntısına kadar gösterilmiş.
Gemi içerisindeki paylaşılan alanlardan tutunda giyim tarzına tavra kadar her  nokta hassas bir şekilde işlenmiş.

Kazan dairesinde çalışan işçiler, daha az korunaksız  bölmelerde yolculuk eden ucuz biletli yolcular, kültürel farklılıkların eğlence anlayışına yansıma gibi detaylar, hem döneme ışık tutuyor hem hak, hukuk adalet  ve yaşam statüleri hakkında bir portre çiziyor.



Teknolojinin getirdiği gözü karalığı  ve lükse yatırımı hiç saymıyorum. Ki bu geminin batmasının sebeplerinden biri.




Ve geminin batış anında gelişen olaylar: filikalara önce zenginlerin alınması, bu dehşet anında bir annenin korkan çocuklarına kendilerine sıra gelinceye kadar çaresizce hikaye anlatması, müzisyenlerin hala müziğe devam etmesi gibi ayrıntılara bakıldığında tarih ve duygu kokan bir film.



Ki gerçekte filikalara binen yolcular diğer yolcuların çığlığını duymamak için şarkı söyleyip alkışla tempo tutuyorlardı.
Yardım da en son akla gelen  kazan dairesinde ki işçilerdi.
İşte Avrupa medeniyetinin küçük bir minyatürü olan Titanic böyle manzaralara sahne oldu.




Şimdi oturup Titanic filmini dönemin toplumsal, ekonomik ve ahlaki yapısını anlamak için izlediğimizde daha manalı bir film olduğu gerçeği ile karşılaşırız.




Filmi bir kez daha izlemeniz dileği ile 
Hoş çakalın.





19 Eylül 2018 Çarşamba

2018 TÜRKİYE'Sİ EKONOMİK KRİZ SİNYALLERİ.

Benim şu güzel ülkemin güzel insanları.
Öncelikle sizi çok sevdiğimi söylemek istiyorum.
Bugün sizinle konuşmak ,biraz olsun dertleşmek için bilgisayarımın başındayım.



95 yıldır Türkiyemiz'de ki çoğu siyasi ve askeri liderler kahraman veya efsane diye anılıyor.
Şöyle açılıp dışarıdan ülkeme bakıyorum.Şaka olmasını istiyorum tüm bunların.

 Say say bitmeyen bir sürü kahramanın ülkesi bu mu?



İşte burada bizim halkın nasıl şakşakçı olduğunu nasıl kendine suni kahramanlar oluşturduğunu görünce insan üzülüyor.



Şimdi geldiğimiz 2018 yılında bir ekonomik krizden bahsediyoruz.



-Duble yollar,devasa köprüler ve havaalanları vb... yapılıyor.Fakirlik çekmiş ve daha önce görmemiş halkımız bunları ayakta alkışlıyor.



Kızıyorum bu duruma ama bir yere kadar kızıyorum.

neden mi?

Şapka giymedi diye bombalanan şehirleri,ekmeğin karneyle alındığı,dini baskının hat safhaya ulaştığı zamanları,küçük Amerika olacağız diyerek ülkeyi eksen kaydırıldığı,ülke mallarının değersizleştirildiği buhranlı yılları,sonrasında adi bir darbeyi,siyaseti basitleştiren siyasileri,yağ,tüp,gaz kuyruklarının uzadığı sancılı günleri,bir sağdan bir soldan gençlerin asıldığı  darbe yemiş ülkeyi,dış dünyaya açılıyoruz diye nasıl ekonomik yara aldırıldığını bir koyup beş alamadığımız siyasi düşüşleri,dünya da daha tehlikeli veya önemli olaylar varken irtica geliyor diye tehditkar bir güruhun en yüksek sesi çıkardığı kara geceleri,Kumarhanede dayak yiyen başbakanların ülkesini,ülkenin efendisi gibi konuşan medya patronları ve  haber spikerlerini,30 yıldır savaştığı terör örgütünün elebaşını besleyen hükumetleri,2001 krizini  görmüş ve bizzat yaşamış dedelerimiz,babalarımız,abilerimiz ile oturup konuşunca ne ekonomik kriz anlıyor ne siyaset ne strateji.

Yani bundan önce ülke öyle bir yönetilmiş ki,
baskı,darbe,ezilmiş psikoloji derken tüm bunlardan bıkmış,yılmış,yıpranmış olan millet Tayyip Erdoğan'ın yakasına yapışmış.



...


Her önüne gelene çomar diyen dangalak tipler türedi bu aralar.Bu dangalakların bilmediği ise şu: bu ülkedeki halk eğilimlerini iyi araştırmak lazım halkın da psikolojik bir temeli var.İşte oraya inip köklü değişiklikler yapılması gerekiyor.Çünkü bu psikolojik altyapı şu an her şeyimizi etkiliyor.




Gelelim şu an ülkemizde olup biten olaylara.


2002 yılından beri süregelen akp hareketinde;
  üretim adına ne yapıldı.
Tarım her geçen gün ölürken tüm bu yıllar boyunca bir kaç ufak tefek proje dışın da ne geliştirilmiş.
İskan politikası gerçekleştirilmesi gerekirken duble yollar yapmakla meşguldük.Oysa buraları devlet kontrolünde işletebilirdik veya toprağını boşaltan köylünün toprağını komşusu işletebilir gibi bir yaklaşım benimseye bilirdik.

Hayvancılığı ele alalım belli ölçülerde destek ve teşvik dışında ne yapıldı.Büyük mandıralar kurulup hem hayvancılığın gelişmesi hem iş olanağı mı yaratılmaya çalışıldı.
Doğru ya! devlet iş hayatından elini çekmeliydi özel teşebbüs önemliydi.Teşvik alanlar kimlerdi orası ayrı bir konu,hayvancılığı özel teşebbüse bilakis büyük şirketlerin eline bırakmak ne gibi sonuçlar doğurabilirdi.Tartışıldı mı acaba?


İnşaat sektörü ülkenin kalkınmasında başat olarak konumlandırılırken betona yatırım yapmanın gelecekte ne vadettiği planlandı mı?
Ülkeye 2007-2008 dönemleri içerisinde dolar yağarken dolarları betona gömmek ülkeyi ne kalkındırdı ne güzelleştirdi.
Her geçen gün ülkede yeni binalar,plazalar yükselirken ev fiyatları sürekli yukarı tırmandı.
Daha da korkunç olan her geçen gün büyüyen inşaat şirketleri ülke sahnesinde boy gösterirken bunu borçlanarak yaptı.

Yabancı yatırımcının 4 elle saldırdığı ülkemizde, aynı dönemler de fetöcüler,sahte davalarla asker,sivil ,polis,iş adamı demeden herkesi tutuklamadı mı?
ergenekon davası 100 yılın davası diye lanse edilmedi mi?
Hukuk sistemimizin altı boşaltılırken bir kaç siyasi hesaplaşmadan veya kandırılmaktan(saçma) dolayı bunların hesabı soruldu mu?
Sonuç ne olmalıydı peki? yabancı veya yerli yatırımcı senin bu şahane adalet sistemine güvenip yatırımlarına devam mı etseydi.
Daha sonradan gelen darbe girişimini saymıyorum bile.
 Yatırımları ve turizmi sarsmasını da.




Teknoloji 95 yıldır sadece satın aldığımız bir ticari alan.Özellikle 21. yüzyılda her geçen gün büyüyen bu teknoloji ticareti pastasından ne kadar pay kaptık.
Tüketim çılgınlığı dışında hiç bir şey.





Her hangi bir konuda plan ve program yapmadan sadece günlük stresi aşmak için uğraşan bir devlet olamaz diyeceğim ama var.Türkiye.

 Dolar üzerinden yapılan ihaleler,dolar üzerinden yapılan uluslararası anlaşmalar,dolar üzerinden ödenen kiralar ve dahası dolar üzerinden borçlanmalar.
Bugün evet bugün! dara düşünce masaya yatırdığımız bir konu haline geliyor ve bunu 16 yıldır devletimiz oturup düşünme fırsatı bulamamış yazık.





Eğitim sistemimiz konuşulacak konu bile değil artık.Okullara akıtılan yıllık paralar israftan başka hiç bir şey değil.Bu paralar çok yüksek ihtimal başkalarının cebine giriyor.Durun! bunu ben demiyorum bazı aklı başında okul müdürleri ve öğretmenler diyor.
Diğer tarafta ücretli öğretmen diye bir şey var öğretmen asgari ücret dahi alamıyor.
Sistem boş olduğu için piyasaya sürekli içi boş öğretmen sürüyor orası da ayrı.
Son olarak veli öğretmeni puanlıyor.öğretmen öğrenciyi puanlıyor.müdür öğretmeni puanlıyor.
öğrenci öğretmeni puanlıyor.
öğretmen öğretmeni puanlıyor.öğrencinin şikayet yolu öğretmenden daha hızlı ve daha çabuk sonuç alıyor.işte böyle bir sistem.😃




Medya çoğunlukla yandaş oldu maalesef ama diğer taraftan muhalif gözükenler de taraflı. Anlayacağınız bu ülkede gerçeği öğrenemiyoruz.
Dış mihraklar dışında tabi.O konuda her haberi anında alabilirsiniz.



Ülkede fabrika yapılmıyor.
Üretime dahalı hiç bir politika üretilmiyor.
Ülkeye gelen Suriyeliler için bir yol haritası çizilmiyor.Suriyeliler devletin belirlediği bir alanda belirli şartlar altında istihdam edilmiyor.
Genç nesil memur olmak için çırpınıyor.
Devletin çoğu kurumu para içiyor ve disiplinli bir denetime tabi tutulmuyor.
Mega borçlu veya mega zarar da projelerle halkın gazı alınıyor.
Her ile üniversite yapıldı ama mezun olunca iş bekleme süreci başlıyor.
Her şehre havaalanı yapıldı Ama yıllık gelirin artmadı.



Tüm bunlar bugün olmasa yarın bir kriz doğurur.








Her neyse toparlayacak olursak.
Allah herkesin rızkını veriyor. Rızkımızdan korkumuz yok.
Ülkede kriz olsa da biz millet olarak bunu aşıp geçeriz.
Bu millet neler gördü.
Burada benim tek anlatmak istediğim hiç bir siyasi lider bizim bir millet olarak çıkarlarımızın ve hayallerimizin önünde olamaz.Bir kahraman veya hain diye lanse edilmesi gerekmez.
Ne olup bittiğini görelim.
Kendi kaderimizi tayin edelim.













TEŞEKKÜRLER...







29 Ağustos 2018 Çarşamba

ELVİS PRESLEY EN İYİ ŞARKILARI



1935-1977




Dünya müzik tarihinden bir Elvis geçti.
Tuhaf tavrı ve tarzı ile.
İlk defa bir şarkıcı büyük kitleleri peşinden sürükledi.
Ve müzik ilk gerçek süper starını buldu.







Taşra müziğini,siyahi müziği ve kilise müziğini harmanladığı en başarılı şarkıları ile sizi baş başa bırakmak istiyorum








1.Can't Help Falling In Love.










2.Return To Sender










3.Always On My Mind










4.Devil İn Disguise










5.My Boy










6.Don't Be Cruel










7.Suspicious Minds










8.JailHouse Rock










9.Its Now Or Never








10.Wooden Heart











11.In The Ghetto










12.His Latest Flame








13.Burning Love








14.I Got Lucky








15.Viva Las Vegas















Sevgiyle kalın
Hoşçakalın








23 Ağustos 2018 Perşembe

TÜRK MEDYASINDA YANLIŞ VE ÇARPITMA HABER






Hepimiz iyi biliyoruz ki ülkemizdeki medya tarafsız değil.
Buna çok kızmıyorum ,evet herkesin bir tarafı olabilir.
İstediği tarafı,görüşü savunabilir.Yanlış  da olsa savunabilir.
Ama gelip olaya yalan karıştırmak veya çarpıtmak da neyin nesi anlamış değilim.
Gerçi ülkenin sorunu da bu ya zaten.kendini ciddiye almamak,yaptığın işi ciddiye almamak,hep olmaması gerekilen yerde o olmaması gereken adamın köşe kapması gibi gibi...

Hangi işi girişsek yanlış ve eksik yapmamız,
yüzümüze gözümüze bulaştırmadan yapamadığımızı anlayamadığımız galiba bir gerçek.



Size küçük bir örnek vermek istiyorum.


21 ağustos 2018 de yani 2 gün önce bir haber düştü.Habere göre: Amerikan Müzik Endüstrisi Birliği araştırma yapmış 
ve 
Abd'li müzik grubu Eagles'ın 'Their Greatest Hits' albümü,Michael Jackson'ın  Thriller albümünü geride bırakarak Amerikan müzik  tarihinin en çok satan albümü olmuş.

Yani haber şu Amerikanın en çok satan albümü Their Greatest Hits albümü olmuştur.



Gelelim bizim medyaya,onlar istisnasız 
'Tüm zamanların en çok satan albümü,gelmiş geçmiş tüm albümler içinde en çok satan albüm veya dünyanın en çok satan albümü,Michael Jackson'ı tahtından eden albüm' gibi ifadelerle dünyanın en çok satan albümü Their Greatest Hits  demişler.




Abi insan harbi ne diyeceğini bilmiyor.

Amerikan,İngiliz,Portekiz,İtalyan,Alman,Fransız,İspanyol olmak üzere tüm medya kuruluşları Amerikanın en çok satan albümü derken bizimkiler ısrarla dünyanın en çok satan albümü diyorlar.öyle bir inat etmişler ki hepsi tüm dünya diyor.
Muhtemelen bir medya kuruluşumuz yazdı diğer medya kuruluşlarımız da kopyala yapıştır yaptı.

Hiç İngilizceniz olmasa dahi Google çeviriyi kullanıp doğru habere ulaşabilirsiniz.
Bu haber ile ilgili yabancı her hangi metni al kopyala 
Google senin için çevirsin.
Düşünün koskoca medya kuruluşlarımız onu bile yapamamışlar.

Kim mi bunlar:Sabah,Oda Tv, Hürriyet, Milliyet, Haber7, Ntv, Sözcü...




Şu kadar basit ve ulaşılabilir bir haberi tam anlamı ile veremeyen medya kuruluşlarımız,
bize dünyadan ekonomik,sosyal,siyasi ve daha bir çok önemli(güya) haber taşıyıcılığı yapıyor.İlginç.






Ah ulan Michael
 şu yalan yanlış haberlerden bi kurtulamadın☹️

20 Temmuz 2018 Cuma

CELALİ İSYANLARI








Celali isyanları.


Her devlette olduğu gibi Osmanlı devletinde de ayaklanmalar ve isyanlar oldu.
Ama milletçe olaya ideolojik olarak baktığımız için hep bir taraf tutma hep yan çıkma eğiliminde olduk.
Bu ise bizi tarihi doğru anlama ve analiz etme konusunda hataya düşürdü.


İdeolojilerimizi bir kenara bırakalım ve uzanalım imparatorluğun iç isyanlarına.



Celali isyanları,
 1519-1685 yılları arasında belli aralıklarla çıkan devleti sarsacak büyüklükte isyanlardır.

1519 yılında Yavuz Sultan Selim döneminde  ayaklanan Bozoklu Celal tüm bu isyanların isim babası olmuş.Sonraki tüm isyanlara celali isyanları adı verilmiştir.


Bu isyanları üç ana başlıkta incelemeliyiz.

1.Mezhepsel

2.Ekonomik 

3.Çıkar odaklı


İsyanların halk isyanı değildir.Halk bir parçada olsa isyanın içine çekilmiştir.


İmparatorluğun en şaşaalı dönemlerinde mezhepsel isyanlar çıkmıştır.
Alevi-Şii şeyhler Şii Safevi devleti etkisi ile isyanlar çıkarmış isyanlar bastırılmıştır.
 Dönem içerisinde ki çözümler isyanı bastırdıktan daha isyan liderini öldürmek ve halka ibret olsun  diye meydanda bekletmek,teşhir etmekti.
İsyanlara tüm alevi vatandaşlar katılmadı ve alevi katliamı gibi bir şey olmamıştı..
İsyan eden öldürülmüştü.Net.


Aleviler öldürüldü değil isyan eden öldürüldü demek doğrudur.
Zaten o şartlar altında böyle bir garez yoktur.
Çünkü Şeytana tapan Yezidileri dahi devlet öldürmemiştir.
Yani bırakın mezhebi farklı olan bir topluluğu öldürmek,şeytana tapan bir topluluğu bile ezmemişlerdir Osmanlılar.

İmparatorluk meseleye bir dış kışkırtma olarak bakmış ve Safevi devleti üzerine sefer düzenlenmiştir.


1500'lü yılların sonuna dek mezhepsel  ve dar bir alanda çıkan isyanlar devletin mutlak gücü ile bastırılmıştır.







1600'lü yıllar geldiğinde ise Batı'da Avusturya ve Doğu'da İran ile savaşılmasının;
devleti her yönde yıpratması,devletin nüfusunun  hızlıca artması,savaşlardaki hızlı manevra ve iş bitiriciliğin hafiften yavaşlaması,tüfek kullanan asker sayısının hızlıca artması ile toprağı işleyip asker yetiştiren tımar sahiplerine olan rağbetin azalması,tımar sahiplerinin halka baskı yapması ve tabi ki savaş giderleri için devletten gelen abartılı ek vergiler ekonomik olarak tımar sahibini ve köylüyü de etkiledi.

Böylece imparatorluk ekonomik isyanlarla baş başa kaldı.


Arkadaşlar,
Savaş ve ekonomi öyle bir şey ki bir grup insanı isyana iterken diğerlerini göçe bir diğerlerini de eşkıyalığa,hırsızlığa itti.Savaştan kaçan askerler de zaten öldürüleceğim düşüncesiyle bunlara katılınca ortaya zorba bir güruh çıktı.

1.Ahmed zorbalık yapan devlet adamı,memur ve eşkıyalara karşı halkı silahlanmaya onlara karşı koymaya çağıran fermanlar yayınladı.

Bu süreç içerisinde isyanlar çok tehlikeli görülmese de makamını kaybeden veya üst makam isteyen daha da ileri gidip kendi özerk bölgesini isteyen çıkar odaklı isyanlarda bu ekonomik isyanlarla birleşince imparatorluk tüm dikkatini bu isyanlara verdi.

Seferden dönen sadrazam  kuyucu Murad paşa 1. Ahmed'in emri ile isyanları çok kanlı bir şekilde bastırdı.
Kuyular kazdırıyor öldürülen eşkıyaları içene atıyor son olarak eşkıya liderlerini  halkın görebileceği şekilde kuyuya attırıp ibret-i alem yapıyordu.
Gel gör ki kuyucu Murad haklı ya da haksız Celalilerin yanından kıyısından geçmiş çoğu kişiyi öldürdü.
İsyanı kendi dönemi için bastırdı ama belli bir süre sonra tekrar devam etmeye başladı.Fakat tek bir farkla artık isyancılar imparatorluğun gücünü ve acımasızlığını gördükleri için çoğu sahadan çekilmeye ya da affedilmek için aracı bulmaya başlamıştı..(1610'lar da)

Ülkede iç isyanlar devam ederken,halk başka bölgelere veya dağlara kaçıp saklanmaya başladı.Bu döneme büyük kaçgun adı verildi.

Genç Osman'ın darbeyle indirilmesi ve adice öldürülmesi üzerine kan davası güderek başkaldıran Abaza Mehmet paşanın Anadolu da başlattığı isyan İstanbul'a sıçradı.(1622'ler de)

İç isyanlar,devlet yönetiminde yeniçeri darbeleri derken işler gittikçe kötüleşiyordu.
Dışarı da yorgun zaferler kazanan imparatorluk içeride isyanlar karşısında bıkkındı ve çare üretme peşindeydi.


Çıkar odaklı,ekonomik bu isyanlara İran desteği de gelmeye başlamıştı.

Bu ortamda 4.Murad tahta çıktı(1623) ve tüm enerjisini iç siyaset ve İran üzerine endeksledi.Ki buna mecburdu.

İlk iş darbe yapan,darbe taraftarı olan yeniçeri liderleri ve yeniçerileri öldürttü.
Darbeye karışmış üst düzey devlet adamlarını da öldürten Sultan Murad hem kendi otoritesini hem devletin otoritesini güçlendirdi.

İran üzerine sefer düzenleyen sultan,ordu ile geçtiği her şehirde konakladı.
Halka eşkıya ve zorba olanları bildirmesini söyledi.Halkın şikayetçi olduğu tüm kişi ve grupları öldürttü.
İran yenilgiye uğratıldı.Bağdat fethedildi.Sultan başka bir güzergahtan İstanbul'a döndü.Yol boyunca konakladı ve halka aynı soruyu sordu:Burada zorba var mı?

Tüm bu olaylar sırasında 2. Osman'ın öldürülmesini gerekçe göstererek 6 yıldır isyan eden Abaza Mehmet paşa affedildi.
Daha sonraları rüşvet aldığı gerekçesiyle öldürüldü.


4. Muradın liderliği boyunca isyanlarda yüksek bir düşüş görülse de onun vefatı ile yerine gelen padişahın ve devlet erkanının oluşturduğu otorite boşluğu ile siyasi hamle üretememeleri birleşince isyanlar yavaş yavaş artmaya ve büyümeye başladı.(1640'lar da)


Buna ek olarak 

1645 yılında özellikle Avrupa da yer yer mini buzul çağı yaşanmaya başlanmıştı ve 1715 yılına kadar sürecekti.
Tabi ki bu durum imparatorluğu da tarım yönünden etkiledi ülkede kıtlık baş göstermeye başlamıştı.Kıtlık isyan dalgasına taraftan toplayan bir etken oldu.İsyanlar iç içe geçmiş yine bir ateş topuna dönüşmüştü.Kıtlıktan dolayı İspanya,İtalya ve Fransa da da isyan ve eşkıyalık olayları filizlenmeye başladı..



4. Mehmet döneminde 1656 yılında sadrazamlığa gelen Köprülü Mehmet paşa olayların Arap saçına döndüğünü gördü.Artık başka bir yol izlemenin zamanı geldiğini düşündü ve çıkar için isyan edenlerin bazılarını ödüllendirdi ve diğer isyancıları bastırmaları emrini verdi.
Bazılarını konuşmak için saraya davet etti.Bazılarını orduya aldı.İsyan eden devlet adamlarına daha yüksek bir mevki verdi.



Tüm isyanlar durulmaya başlayınca
Konuşmak için çağırdıklarını hemen orada öldürdüğü,
mevki verdiklerini bulunduğu mevkide yalnızlaştırıp daha sonra boğdurduğu,askere aldıklarını en ön cephede savaştırıp hem Osmanlı hem düşman ateşi arasında bırakarak öldürdüğü,diğer taraftan isyancıları mevki verme umuduyla bir birlerine karşı kışkırttığı,isyanını haklı gördüğü kişilere dokunmadığı ve halkı isyancılara karşı silahlandırdığı veya isyana meyilli gördüğü bölgelerde silahları toplattığı ortaya çıkmaya başladı.


Ve bu politika işe yaradı isyanların beli kırılmıştı çok küçük uçlar yalında yine isyanlar ortaya çıksa da devlet bu politikayı benimsedi ve  isyanlar her geçen gün azaldı.Ve zamanla son buldu.


Mezhepsel isyanlar ekonomik isyanlarla birleşmiş daha sonra ekonomik isyanlara devretmiş zamanla tamamen çıkar odaklı isyanlar halini almış bu isyanlar 1600'lü yılların sonunda tamamen son bulmuştu.

2.Viyana kuşatmasındaki bozgundan sonra(1683) kaçan askerler her ne kadar Anadolu'ya gelip zorbalık,eşkıyalık yapsalar da tutunamamış bıkkın halkın yumruğuyla karşılaşmışlardır.

Celalilerin tek mirasları dilimize bıraktıkları celallenmek deyimi olmuştur


165 yıl belli aralıklarla devam eden bu isyanlar çok büyük hasarlar vermiş ve bastırılmıştır.Amma ve lakin Osmanlı teknesinde bir delik açılmıştır.Zaten böyle bir çapta isyanı o dönemde bastırabilecek tek güç Osmanlıydı.Bastırdı.Tabi gerilemenin  ilk sinyalini vererek.




Tarih tekerrürden ibaretti deriz. Evet öyle...
Osmanlılar 100 yıl sonra daha büyük daha donanımlı isyanlarla karşılaşacaklardı.
Milliyetçilik akımının getirdiği bağımsızlık  İsyanları ile...





İyi günler............

21 Haziran 2018 Perşembe

2017 YILININ EN İYİ FİLMLERİ







1.  3 Billboard Ebbing Çıkışı,Missouri
Yönetmen:Martin Mcdonagh
Tür:Dram
Oyuncular:Frances Mcdormand,Sam Rockwell...





2. Ayla
Yönetmen:Can Ulkay
Tür:Biyografi,Dram
Oyuncular:İsmail Hacıoğlu,Ali Atay,Çetin Tekindor...




3. Coco
Yönetmen:Lee Unkrich
Tür:Fantastik






4. Süperstar
Yönetmen:Advait Chandan
Tür:Komedi,Müzikal,Dram
Oyuncular:Aamir Khan,Zaira Wasim...





5.Mucize
Yönetmen:Stephen Chbosky
Tür:Dram,Aile
Oyuncular:Julia Roberts,Jacob Tremblay...





6. Loving Vincent
Yönetmen:Dorota Kobiela
Tür:Dram





7. Kapan
Yönetmen:Jordan Peele
Tür:Gerilim
Oyuncular:Daniel Kaluuya,Allison Williams...







8. Kardaki İzler
Yönetmen:Taylor Sheridan
Tür:Dram,Gizem
Oyuncular:Jeremy Renner,Elizabeth Olsen...







9. Suyun Sesi
Yönetmen:Guillermo Del Toro
Tür:Dram,Fantastik
Oyuncular:Sally Hawkins,Michael Shannon...





10. Doğu Ekspresinde Cinayet
Yönetmen:Kenneth Branagh
Tür:Hafiye,Gizem
Oyuncular:Kenneth Branagh,Michelle Pfeiffer...






11. The Post
Yönetmen:Steven Spielberg
Tür:Sosyal
Oyuncular:Tom Hanks,Meryl Streep...





12. Muhteşem Showman
Yönetmen:Michael Gracey
Tür:Sirk.Romantik
Oyuncular:Hugh Jackman,Rebecca Ferguson...





13. Deha
Yönetmen:Marc Webb
Tür:Dram
Oyuncular:Chris Evans,Mckenna Grace...







14. Logan
Yönetmen:James Mangold
Tür:Fantastik.Bilim kurgu
Oyuncular:Hugh Jackman,Dafne Keen...




15. Galaksinin Koruyucuları-2
Yönetmen:James Gunn
Tür:Fantastik,Bilim kurgu
Oyuncular:Chris Pratt,Zoe Saldana...






16. Thor:Ragnarok
Yönetmen:Taika Waititi
Tür:Fantastik,Bilim kurgu
Oyuncular:Chris Hemsworth,Cate Blanchett...






17. John Wick-2
Yönetmen:Chad Stahelski
Tür:Suç
Oyuncular:Keanu Reeves,Ruby Rose...







18. İntikam
Yönetmen:Martin Campbell
Tür:Suç,Gizem
Oyuncular:Jackie Chan,Pierce Brosnan...






19. Fabricated City 
Yönetmen:Park Kwang-Hyun
Tür:Fantastik
Oyuncular:Ji Chang-wook,Kim Seul-Gi







20. Yedinci Hayat
Yönetmen:Tommy Wirkola
Tür:Dram,Mistik
Oyuncular:Noomi Rapace,Willem Dafoe...






21. Tam Gaz
Yönetmen:Edgar Wright
Tür:Suç,Gerilim
Oyuncular:Ansel Elgort,Kevin Spacey...






22. Maymunlar Cehennemi:Savaş
Yönetmen:Matt Reeves
Tür:Savaş,Bilim Kurgu
Oyuncular:Andy Serkis,Woody Harrelson...






23. O
Yönetmen:Andres Muschietti
Tür:Korku
Oyuncular:Bill Skarsgard,Jaeden Lieberher...







24. Karanlık Sır
Yönetmen:Sergio Sanchez
Tür:Korku
Oyuncular:Anna Taylor-Joy,George Mackay...







25. Aramızdaki Sözler
Yönetmen:Hany Abu-Assad
Tür:Gerilim,Aksiyon
Oyuncular:Kate Winslet,Idris Elba...












Yılın Oyuncuları:




Frances Mcdormand





Sam Rockwell