illuminati etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
illuminati etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

11 Haziran 2017 Pazar

GİZLİ LOBİLERİN İNSAN HAYATIYLA KUMAR OYUNU -2


-2. Part-


DOMATES TOHUMU !!!
Ülkemizde domates, en fazla tüketilen sebzelerden biri. Ayrıca domates üretiminden ihracatlar gerçekleştiriyoruz. Buraya kadar çok iyi.. Peki tohumu nereden alıyoruz?

Doğru yada dolaylı yoldan İsrail...

İsrail, topraklarının büyük bir kısmı çöl olan fakat tohum ihracatında dünya devlerinden olan bir ülke.

Tarım alanında sadece Ar-Ge çalışmalarına 12 Milyar Dolar yatırım yapmaktadır. Bu yatırımı gerçekleştirenler %85 özel, %15 İsrail devlet kurumlarıdır. 

Her hangi bir yılı örnek vermek istiyorum. Mesela 2015 yılı itibariyle Türkiye 200 Milyon dolar tohum ithalatı yapmıştır. Bu rakamın 13 Milyon Doları hibrit tohum karşılığında İsrail'e ödenmiştir. 
En önemli sebze tohumları yani Domates ve biber, İsrail'den alınmıştır ve Domates için 9.8 Milyon Dolar, Biber için ise 2.1 Milyon Dolar ödeme yapılmıştır. 

Şimdi diyeceksiniz 
''Başgan, Bütün domates tohumlarını İsrail'den almıyor muyuz?''

Bütün tohumları İsrail'den almıyoruz fakat başka ülkelere kurmuş oldukları üretim tesislerinden gelen İsrail ürünlerini alıyoruz. Bu da İsrail'in pazar payını Türkiye'de düşük göstermiş oluyor. 

Bir örnek vereyim hemen. Peru'dan yapılan ithalat incelendiğinde, İsrail'de olduğu gibi tohumların büyük çoğunluğunu domates oluşturdu. 
Peru'dan yapılan tohum ithalatının 15.8 Milyon Dolarının 13.8 Milyon Dolarının tek kalemde domates olduğu fark ediliyor.

Peru ülkesini düşünürsek, teknolojinin yetersiz olması, tohumda Dünyada söz sahibi firmaların yatırımlarının bu ülkeye kaydırmaları, domates tohumunda İsrail'in Dünya'da tek sözün sahibi olması ve İsrail'den ithal edilen tohumların Peru tohumlarıyla bire bir aynı olması, İsrail'in Peru'ya yaptığı yatırımdan elde edilen tohumların Türkiye'ye satıldığı ihtimalini çok yüksek tutuyor.

TUİK verilerine göre 2014 yılında ise 109 Milyon Dolarlık alınan toplam tohumun yarısını yani 55.5 Milyon Dolarını domates oluşturuyor. 
Peru'ya bu miktardan 13.1 Milyon Dolar, İsrail'e ise 9.8 Milyon Dolar veriliyor. 

Yani Peru gibi bir ülkenin, tarımda dünya devi olan İsrail'i geride bırakmış görünmesi, yukarıda açıkladığım gibi İsrail'in Peru'ya yapmış olduğu yatırımın meyvesini aldığı ortaya çıkıyor. Bu da ikinci bir kanıtıdır. 
Türkiye'ye domates tohumu gelen diğer ülkelerde İsrail'in bir yatırımı olup olmadığını bilmiyoruz.


Bunların hepsi GDO'lu tohumlar dostlar.
''Nerden biliyosun bilader? Genetikçi misin? '' diyebilirsiniz fakat yıllardır domates yetiştiren biri olarak gördüğüm bir kaç şeyi paylaşmak istiyorum. 

Domatesi diktik, yetiştirdik ve belli bir miktar mahsul aldık diyelim. Domates çok verimli ve kaliteli. 

Siz bu verimi seneye de almak için tohumundan alıp kurutuyorsunuz. Düşünceniz, seneye tohuma para vermemek ve aynı verimi yakalayabilmek. İşte o işler öyle olmuyor dostlar. 

Diktiğiniz tohum filizlenir ve büyür fakat yaprakları kalın, koyu renkli ve ürünü verimsiz, yumuşak bir domates elde edersiniz. 

Çünkü İsrail'den alınan tohumun genetiği değiştirilmiş ve tek kullanımlık olarak satılıyor. Ayrıca domates fidesi hasta oluyor (Veya hastalığı içinde geliyor), ilaç almak için bazı İsrailli şirketler veya anlaşma yaptığı Türk firmaları, Türkiye pazarında söz sahibi oluyor. Çifte Kaymak!

Her sene tohum almaya mecbur bırakıyor bizi. Çünkü tohum ticareti Milyar Dolarlarla ifade ediliyor. 
Peki bizim eskiden ninelerimizin kendi tohumları vardı ne oldu onlara? Onları bazı çiftçiler gözü gibi saklıyor. Devlet bunlardan birer örnek alıp kendi tohumunu kendisi üretemez mi kardeşim? Üretir fakat İsrail'le anlaşmalar ne olacak? 
Gizli bir el veya eller, Milyar Dolarlık anlaşmaları Türkiye, imzalamaya yapmaya mecbur bırakılıyor. Biz bu anlaşmaları, Türkiye dünyada söz sahibi olduğunda ve en güçlüler arasında yer aldığında reddedebiliriz.

Bir bilgiyi daha paylaşmak istiyorum.. 
Biliyorsunuz Türkiye ve Suriye sınırında 550 kilometre uzunluğunda mayın döşenmiş araziler mevcut. 



Bu mayınları sadece Suriye değil Türkiye'de yerleştirdi çünkü o zamanda kaçakçılık çok yaygındı ve önlemek için böyle ilkel bir yola başvuruldu.

Bu araziler, hem tarıma elverişli olduğu hem de Suriye-Türkiye arasındaki buzları eritmek amacıyla mayın temizleme konusu gündemi meşgul etti yıllardır. Mayın döşemeye Türkiye, 1952 yılından itibaren başladı.

Temizleme konusu ilk olarak 1992'de gündeme geldi ama cesaret edilip fiili icraata geçilmedi. Daha sonra 2001 MGK'da görüşülen bu konuda, Genelkurmay ''Bana 44.7 Milyon Dolar verin, bu arazileri temizleyelim'' dedi fakat dönemin hükümeti ekonomik krizi gerekçe göstererek bu parayı vermedi. 

2003 ve 2004 yıllarında bu parayı hükümet, Genelkurmay'a tahsis etmiş, Genelkurmay temizleyemeyeceğini söylemiş ve tekrar vazgeçilmiştir. 
Sonra o dönemde bu toprakların İsrail firmasına kiralama fikri ortaya atılmış ve anlaşma 44 yıllık olarak öngörülmüş. Yani İsrail kısa bir tabirle, ''Bu arazileri bize kiralayın, biz bu mayınları temizleyip tarım yapalım'' fikrini ortaya atınca bu konu TBMM'de uzun tartışmaların konusu oldu. 

Yap-İşlet-Devret modeli gibi düşünülen bu ihale, Anayasa Mahkemesinden geri döndü. 
Sonra Türkiye, ihale açacak fakat sadece mayını parasını verip temizlettirecekti. Daha sonra Türkiye, Ottawa Sözleşmesine göre bunu, kendi temizleme kararı aldı. 

Burada şunu belirtmek istiyorum. Tarımda dünya devi olan bir ülke, aslında pusuda bekliyor. Devletleri bazı anlaşmalara mecbur bırakabiliyor. 

Aslında hepimizin istediği bütün bu yapılanları yerli, milli sermaye ile kendimiz yapmamızdır. İsrail'den kat kat büyük, verimli toprakları olan bir ülkede yaşıyoruz. 

Bunun için dolaylı veya doğrudan bazı adımların atılması, ülkece hepimizin temennisidir.

Eleştirin, Az çalışın çok okuyun...


8 Haziran 2017 Perşembe

GANGNAM STYLE: SATANİST GÜÇ'E SAYGI DURUŞ AYİNİ


Merhaba dostlar.. 
Bugün PSY'nin dünyaca ünlü şarkısı olan Gangnam Style şarkısındaki bazı garip şeyleri paylaşacağım.

Bildiğiniz üzere şarkının müziğinden çok, klibi olay olmuştu dünyada.

Çünkü hiç görmediğiniz ilginç gelen ve maymun hareketlerine benzer dans figürleri vardı.
Peki bu dansın Antik Çin Satanist Çocuk Kurban Dans Ritüelinden esinlenerek yapılmış olabileceğini söylesem tepkiniz ne olurdu?


Evet..Bir Acun Ilıcalı değildim ama ben de ''Yok Artık'' diye haykırdım. Hemen sizinle 2 fotoğraf paylaşmak istiyorum.


Klip, genelde bu dans hareketleriyle devam ediyor bildiğiniz üzere..


Ve bir de şu fotoğrafa bakın...


Bu dansı Koreliler, Japonlar, Vietnamlılar vb. antik Çin toplulukları yapmaktaydı. Ve bunlar çocukları kurban ederken yapmış oldukları bir çeşit danstır. 
Alttaki ezilen bebeği görüyorsunuz. İşte o, seçilen kurbandır. Bu dansı yaparak bir çocuk öldürmüş sayılmıyorsunuz tabiki de..

Bunu anlamak için hızlı bir tanıtım yapacağım. 

Nerelidir bu adam? Güney Koreli. 
Bugün siz Güney Kore'ye baktığınızda yarısı ateist, yarısı ise bir dini inanca inanıyorlar ama neye inandıkları tanımlanmış birşey değil.

Yine tekrar PSY'ye dönecek olursak, daha önce gerçek manada sanatçılık kariyeri yok. 
Nasıl olduysa bir klip yayınlanıyor ve dünyanın en büyük müzik kanalları tarafından sıkça servis ediliyor ve en çok izlenen videolar arasına giriyor.

Daha ilginizi çekecekse sizi Uzak Doğu'da Hinduizm dinine götürebilirim. 
Hala çok tanrıcılık inancının olduğu bu dinde, bir dönem tanrı kraliçe 'Kali'ye' kurban olarak adanan çocuklar vardı. Ki aslında Uzak Doğu'daki çoğu dinde bu ritüel yaygındı.

Haaa şimdi burada ben PSY çocuk katili demiyorum ama hizmet ettiği mekanizmayı görebiliyoruz.

Gerçek manada olmasa da klibin içerisinde de bir ritüel var aslında. Yani onu bugün bu kadar meşhur edenlere de bir saygı duruşu diyebilirim.


Belki de hayal dünyamdaki bir komplo teorisi... Yersen..

Boşver.. Bir Ankara havası veya Kolbastı değil.

Eleştirin, Az çalışın Çok okuyun..