28 Mayıs 2019 Salı

6-7 EYLÜL OLAYLARI:CUMHURİYET TARİHİNİN KARA LEKELERİ


Arkadaşlar!


6 ve 7 Eylül 1955 olaylarına bakmadan önce Kıbrıs tarihini okumak lazım.


1571 Osmanlılar Kıbrıs'ı topraklarına kattı.

1969 yılına gelindiğinde Süveyş kanalından dolayı daha da önemli hale Kıbrıs, İngilizlerin gözdesi oldu.
1978 de Osmanlı-Rus savaşını fırsat bilen İngiltere Osmanlılara yardım etme fikrini Kıbrıs'a konuşlanma şartı ile öne sürdü zor durumda olan Osmanlı devleti bunu kabul etti.
1914 yılına kadar Kıbrıs'ta kalan İngilizler 1. dünya savaşının başlaması ile Kıbrıs'ı işgal ettiğini duyurdu. Tüm bu süreç boyunca Kıbrıs'ta Rum, Türk ve İngiliz vatandaşlar yaşamaktaydı.


1939 yılında 2. dünya savaşı başlayıp 1945 yılında son bulduğunda İngiltere artık eski gücünde değildi. Tüm sömürgeleri İngiltere'ye karşı bağımsızlık arayışına girmişti bunun yanında İngiliz iç siyaseti de sömürgelere yapılan harcamalardan dolayı rahatsızdı. Sırasıyla Ürdün, Pakistan, Hindistan  bağımsızlığını ilan etti.

1949 de Kıbrıs'ta da Rumlar referandumla Yunanistan'a bağlanmak istiyordu. Doğu Akdeniz de gücünü kaybetmek istemeyen İngilizler Rumlara baskı yapıp reddetti.


50'li yıllarda bölgedeki Rumlar İngiliz askerlere ve üslerine baskınlar yapmaya başlamıştı


1955 yılında Türklere ve İngilizlere karşı şiddet çemberi iyice genişlemişti.



Bu şiddete askeri müdahale ile yanıt vermek istemeyen İngiltere ve Türkiye  aynı yıl Londra'da  yapılacak üçlü zirvede(Türkiye-Yunanistan -İngiltere) ellerinin güçlü olmasını istediği için  'Atamızın evi bombalandı' haberi ile İstanbul'da bir gösteri yapma planı içindeydi.(İngilizler Kıbrıs da ki üslerini bırakmak istemiyordu Türkiyeyi öne attı ve her iki ülkeyi de yıprattı.)Bu her iki devlet içinde  avantajlı bir durumdu fakat halkı galeyana getiren hadiseler işlerin kontrol çıkması ile son buldu ve 6,7 eylül 1955 de İstanbul'da özellikle Rum olmak şartı ile gayrimüslimlere karşı bir saldırı dalgası başladı.
-Evler ve iş yerleri yağmalandı.
- Gayrimüslim mezarlıkları tahrip edildi.
-Kiliseler tahrip edildi.
-İnsanlar öldü veya tecavüze uğradı.


Bu Yunanistan'a bir mesajdı 'Bak sen Kıbrıs'ta yaptıklarından dolayı Rum vatandaşlar saldırıya uğruyor ' deniyordu.

'Atamızın evi bombalandı' haberi tam bir düzmeceydi evin bahçesine bir dinamit atılmıştı. Ev hasar dahi görmemişti dinamiti atan daha sonra ülkede vali olacak bir Türk genciydi.
Haberi yayınlayan gazete haddinden hesapsız baskı yapmıştı..

Yunan tarafına göre bu bir İngiliz tertibiydi. Türkiye içinde bir siyasi hamle olmanın dışında bir utanç kaynağı oldu maalesef.



Kısacası 6 ve 7 eylül de gayrimüslim vatandaşlarımıza karşı  yapılan saldırı İstanbul'un ekonomik, kültürel yapısını değiştirdiği gibi kocaman siyasi bir hata ve utanç olarak tarihte yerini aldı.


Dünyanın hiç bir yerinde bir başkasının suçu için başka insanlar yargılanmamalı. Bu ne ahlak anlayışına ne de dini anlayışa uygun.






13 Mayıs 2019 Pazartesi

SİYASETTE EKREM İMAMOĞLU'NUN YERİ




31 mart seçimleri geçti.
Seçim sonuçlarına göre Ekrem İ'nin İstanbul'u kazandığı açıklandı. Mazbatası verildi.(hadi hayırlısı dedik)


Biz buradan Ekrem İ'nin  siyasi kariyerine bir göz atalım. Daha sonra konumuza dönelim.


Kendisinin hayatının anlatıldığı kitaptan alıntılarla şöyle: Ailesi ANAP kökenli olan (Babası Trabzon da ANAP'ın il kurucularından) Ekrem İ. Mustafa Kemal sevgisinden dolayı CHP'li oldu. 2000'lerden itibaren  siyasi tercihi netleşti. Kararlı bir CHP seçmeni olmuştu.

ANAP(Anavatan partisi) Turgut Özal'ın kurduğu muhafazakar sağ parti bunu belirtelim ve devam edelim.

2008 yılında CHP üyesi olan Ekrem İ. 2009'da Beylikdüzü ilçe başkanı,2014'de belediye seçimlerinde Beylikdüzü belediye başkanı oldu. Basamaklar takır takır..







Günümüze gelelim...

31 mart 2019 yılındaki seçimlerde Ekrem İ. İstanbul'un belediye başkanı seçildi derken şaibeler aldı yürüdü.
Sonuç olarak seçim iptal edildi. Mazbatası elinden alındı.23 haziran 2019'da İstanbullu seçmen tekrar sandık başında yerini alacak.


YSK'nın iptal kararı sebebi şu: Sandık kurulu başkan ve üyelerinin kanunun açık hükmüne rağmen kamu görevlisi olmaması ve bu durumun seçim sonucuna etki etmesi nedeni ile iptal edilmiştir.


Bu seçim şaibeli değildir demek tarafgirlik olur.

-Sandık başkanlarının kamu görevlisi olmaması(belgelenmiştir)
-Binali Yıldırım'ın oylarının yazılmaması(belgelenmiştir.)
-Binali Yıldırım'ın oylarının başka adaylara yazılması(belgelenmiştir)
-YSK'nın sayımı sonucunda oy farkının her geçen gün düşmesi
-İlçe belediyesinde AKP'ye verilen oyların ne hikmetse İl belediyesinde verilmemesi


Daha dikkat çeken ise tüm oyların tekrar sayımının gerçekleşmeden yeniden seçim kararı alınması çok çok dikkat çekici.(yani 7 üyenin bu kararı bir mağdur yarattı.)

Bu ülkede halk mağdur olandan yanadır. Ve şu durumda sanki mağdur Ekrem İ.dir.


Yeniden seçim kararı alınınca kendinden emin olan taraf enerjisini toplar sahaya iner ama Ekrem İ. hakkımız yendi şarkısı söyledi ve uzunca süre söyleyecek.

CHP genel başkanı ne dedi YSK üyelerine, çete dedi.







Tamam burada şöyle bir silkelenip olaya duru bakalım.


Ekrem İ.   :

-Anap kökenli bir aileden geliyor.(Özal'ın partisi),

-CHP'li siyasetçi,

-Mustafa Kemal aşığı,

-CHP ve İP'in ortak adayı(İP sözde milliyetçi bir parti),

-HDP'nin açık desteğini alıyor,

-Seçimi kazandığında bilecek ki HDP oyları ile seçilmiştir. Hdp'lileri yok sayarak siyaset yapamaz denen kişi,

-Saadet partisi desteği alıyor(Necmettin Erbakan'ın partisi),

-Dsp'nin yeni gözdesi,

-Pkk'nın işaret ettiği adam,

-Medyanın sevimli ve hoşgörülü kahramanı( Hdp ve Pkk'nın tüm yandaş açıklamalarına karşı ne açıklama yapmış?),

-Sabır abidesi ,

- Sıfır yanlış ve sıfır kötülüğün örnek ismi,

-Özgürlüğün tek adresi,

-Ülkenin hep gülen yüzü,yeni rengi,


-2. Mustafa Kemal,

-Herkesi kucaklayan Noel baba,


daha daha daha daha .........................




Şimdi yukarıda yazılanları toplayalım.


-Özal'ın partisini destekleyen aile çizgisinden Chp'ye giden bir yol.
Gazetelerde, sosyal platformlarda veya sözlüklerde bir bakın.
Kendine Atatürkçü, demokrat ve ulusalcı diyenler Özal hakkında ne yazıyor.
Özal bu güruha hangi gözle bakıyor. Ne diyor? Okuyun.





-Mustafa Kemal aşıkları ile yıllardır düşmanı diye lanse edilen saadetliler hangi ortak paydada buluşuyor. Erbakan'ın yıllarca İrtica saçmalığıyla  mağdur edilmesi cabası. Laiklik elden gidiyor naralarını saymıyorum bile.




-Daha fazla millet ve ülke sevdalısı olduğunu iddia edip Mhp'yi bölen İp nasıl oluyor da Pkk ve Hdp ile aynı aday arkasında  saf tutuyor.




-Seçimi kazandığında bilecek ki HDP oyları ile seçilmiştir. Hdp'lileri yok sayarak siyaset yapamaz diyenlere Ekrem İ.
ne demiş?


şuraya şunu da ekleyelim de:



Arkadaşlar son olarak kendi fikirlerimi ve düşüncemi anlatıp bitirmek istiyorum.
31 mart seçimlerinde her iki ittifakın adayına da oy vermedim.
Özellikle AKP hükumetinin iç ve dış icraatta yaptığı bir yığın hatadan dolayı oy kaybı yaşaması ve gereken dersi alması temennimdi. Hala da öyle.


Ama bu demek değil ki Tayyip Erdoğan düşmanlığı gözümü kör etti. Asla.



Daha dünkü siyasetçiyi, medyası ile Fetö'sü Pkk'sı Hdp'si Chp'si Saadet'i Dsp'si İp'i ile beraber bana kimse 'al bak hazır. Çokta hoşgörülü başkan' diye anlatamaz.

Açın bakın Ekrem İ'nin propagandasını yapanlar Selahattin D.'nin kitabının reklamını yapıyor.

Ysk üyelerine çete. Pyd'ye zararsız sübyanlar diyen  Kemal K. ülkede muhalefet. Ne yazık.






Utanıyorum ülkemde öyle bir muhalefet var ki Tayyip Erdoğan'a muhalefet yapmamı, muhalif olmamı engelliyor.




Ne midir Ekrem İ'nin siyasetteki yeri: Kocaman Bir Yersizlik....



Fazla umutlanmamak lazım, lider olmak öyle basit bir iş değil.


9 Mayıs 2019 Perşembe

PETER BENCE KİMDİR (KISA HAYAT)






1991 doğumlu Macar piyanist Peter Bence.Aynı zamanda besteci ve müzik yapımcısıdır.
7 yaşından beri müzikle özellikle piyano ile iç içedir.
İlk solo albümünü 11 yaşında yayınlayan sanatçı;Mozart, Chopin ve Michael Jackson'ın kendisi için en büyük ilham kaynağı olduğunu söyler.

2017 yılında Portekizli piyanist Domingos-Antonio Gomes rekorunu kırana kadar dünyanın en hızlı piyano çalan kişisi rekorunu elinde bulunduruyordu.


YouTube'dan yaptığı icralarla 100 milyon bandının üzerine çıktı. Michael Jackson'dan Queen'e ,Sia'ya ve daha bir çok ünlü sanatçının eserleri ile beraber film müziklerini de icra eden Bence
,İnstrumental-piano cover diyebileceğimiz akımın en etkili temsilcisidir.



Tüm dünyada olduğu gibi 22 kasım 2018 yılında Türkiye'de de konser verdi.






Her geçen gün genişlettiği repertuvarı ve hayran kitlesi ile daha da tanınırlık kazanan Bence,artık kendi işlerini özün yapıtlarını ortaya koysa bambaşka bir nokta da olur diye düşünüyorum ve başarılarının devamını diliyorum
.


























6 Mayıs 2019 Pazartesi

KADİR MISIROĞLU'NA SAYGIMIZLA.....





Kadir mısıroğlu
(1933-2019)




1964 yılından beri kitaplarıyla, dergileriyle inandığı yolda her şeye rağmen mücadele etmiş, tüm tabularla ve dar kafalılıkla  kavgacı olmuş özellikle Mustafa Kamal karşıtı söylemleri ile çokça hedef tahtasına konmuş bu değerli tarihçimizin 1 saat önce vefat haberini aldık ülke olarak.



Kadir Mısıroğlu için eskiden beri televizyonda veya sosyal medyada sıkça hakaret ve alay içerikli sözler söylenirdi. Muhtemelen ölüm haberine sevinen veya hala küfürler savuran bile var.



Doğru veya yanlış Mustafa Kamal karşıtı olması sebebiyle veya onun hakkında ortaya attığı tezlerle  hakarete maruz kalan Mısıroğlu, bu küfürbazlar sayesinde kendini daha doğru anlatmış oldu bize.



Evet, Mustafa Kamal bu ülke adına iyi ya da kötü, halka rağmen bir şeyler yaptı.
Neden biri çıkıp bu adama karşı bir tez ortaya attığında ona hücum ediliyor, onu hapis cezası veya hakaretler bekliyor.
Oysa ki başka bir tez ile konu tartışmaya açılabilecekken.

Bu nasıl özgür ve demokratik bir ülke? Bu nasıl insan hakkı?



Neden insanlar Kadir Mısıroğlu'nu bir tarihçi olarak ele alıp yazdıklarını bir süzgeçten geçirmiyor ,yazdıklarının doğru veya yanlış olup olmadığını delillendirmiyor da hakaret ediyor.
Bir düşünün.

Özgür dünya, özgür bakış açısı, hür insan...gibi gibi naraları atan güruh, neden bu kadar tahammülsüz?





İşte bu yüzdendir ki birileri Tarihçi Kadir Mısıroğlu hakkında zırvalıyor diye gerçek değişir zannetmeyelim.
Ona en çok küfredenin ne yaptığına neyi savunduğunu bakmak yeterli. Yine bu sebepten Kadir Mısıroğlu, bu ülkenin bir rengi bir değeri olarak anılacak.
Ve onun dediği gibi dünya değişiyor tüm eski o köhne saçmalıklar kendiliğinden dağılıp gidecek.

Kendisi de bir noktada kendi davasını kazandı çünkü insanlara 'acaba' dedirtti.





Tarihçimiz Kadir Mısıroğlu'na Allahtan rahmet diliyoruz. Makamı cennet olsun..


1 Mayıs 2019 Çarşamba

UPGRADE:FİLM ANALİZ





Yazan ve Yöneten:Leigh Whannell.
Tür:Gerilim,Bilim kurgu.
Yıl:2018




Yakın bir gelecekte geçen bu filmde.
Eron adında genç ve zeki adam, akıllı bir yazılım geliştirir.Yaşadığı dönemin teknolojisine uygun olarak bu yazılımla iletişime geçebileceği bir durumdadır yani bu yazılım konuşur durumdadır.


(eron)



Eron bu yazılımın adını Stem koyar.
Stem bir beyin görevi görecek şekilde tasarlanmıştır.
 Zamanla stem ve eron arasında fikir alış verişi başlar.
Şöyle bir fikirde birleşirler: stem'in  insan vücudunda olması işlevselliğinin boyutunu gösterecektir.
Stem bir plan yapar eron'un arkadaşı olan grey'i felç  bırakıp ona daha iyi bir beyin önermek için gönderecektir.Grey felçli olmaktan da kurtulmuş olacaktı.Hem de Eron yaptığı ürünün kalitesini test etmiş olacaktı.
Stem bu fikirleri öne sürerek Eron'a kabul ettirir.



(grey)

Grey teknolojiden uzak hatta nostaljik arabalara olan düşkünlüğüyle bilinen bir adam aynı zamanda Eron'ın arkadaşı.
Tüm bu bileşenler onu bir av konumuna getirmiş oluyor.



Grey karısı ile beraber son teknoloji arabası ile yolculuk yaparken arabası hacklenir ve kaza yapar.Kaza yapan arabanın yanına gelen bir grup adam Grey'in karısını öldürür ve Grey'i sakat bırakır.Grey artık vücudunu kullanamamaktadır.



İşte film buradan itibaren başlıyor.



Stem Grey'in karısını öldürtme planını ortaya atıp Grey'in karısını öldürünce,Eron için Stem'in fikirleri daha önemli bir hal almış oldu.
Eron Katil olmuştu.Bu işten kurtulması gerekiyordu. Stem'in fikirlerine ihtiyacı vardı artık.

Grey'in sakat bırakılması ise ilerde Grey'i, Stem'in yardımına ve fikirlerine muhtaç bırakacaktı.


Tüm bu olaylardan sonra Stem ve Eron fikir alış verişi yaptılar ve Eron hastanedeki  Grey'e iyi bir telifle gitti.
Teklif şudur:Eron Stem adında bir yazılım geliştirmiştir ve yazılımı küçük bir çip haline getirmiştir.Bu çip Grey'in beyin bölgesine takılırsa beyin işlevi görecektir.Hatta felçli bölgelerin iyileşmesini sağlayacaktır.Yani Grey artık vücudunu kullanabilecektir.
Zaten yıkılmış durumda olan ve teknolojiden uzak olan  Grey bu fikri kabul eder.
Stem'in tüm bu planı yapmasında asıl amaç gerçekleşmiş olur.


Bir parantez açalım burada. biliyoruz beyin vücudumuzun komut merkezidir.vücudumuzda bir bölge hareket edecekse beynimize bir sinyal gider beyin onayladığı taktirde vücudumuzun o bölgesi hareket eder.ki bu 1 saniyenin dahi altında bir sürede gerçekleşir.


Sonuç:

1.Stem Grey'in beyni olmuştur artık. 

2.Stem Eron ile fikir alışverişine devam etmektedir ama hala iplerin büyük çoğunluğu Eron'un elindedir.

(stem)



Stem Grey ile konuşmaya başlar ilk önce buna inanamayan Grey, Stemin intikam duygularını ateşleyici
konuşmalarıyla Grey'i kendine yakınlaştırır.
Zamanla Grey Stem'in yönlendirmesi ve yardımcı olması ile karısını öldüren adamlardan intikam almak için işe koyulur.


Eron bu durum karşısında Grey'i uyarır.Bir katile dönüştüğünü söyler ama Grey uyarılara kulak asmaz ve Eron Grey'i durdurmak için stem'i kapatmak ister.
Durumun farkında olan Stem hemen Grey için bir hacker bulur ve Eron'un  kendini kapatmak istediğini söyler.
Böylece hem intikam almak hem de tekrar sakat kalmak istemeyen Grey hacker'a gider ve Stem'i hacklemesini ister.Böylece Eron ile Stem arasında bağ ve kontrol işi biter.


Sonuç:
1.Stem  Grey'in sahibi olmuş durumdadır.Stem istemediği sürece Grey hareket edemez.
2.Eron artık Stem üzerindeki tüm kontrolü kaybetmiştir.





Ama işler yavaş yavaş değişmeye başlar. Stem artık Grey'e istediğini yaptırmaya başlar. Grey bunu kabul etmediği zaman hareket edemez hale gelir.
Grey'in tüm hareket kabiliyeti Stem'in elindedir.




Stem en baştan planını yapmıştır. Eron dan bağımsız olmak istediği için Eron'u ikna edip kendini başka bir vücuda entegre ettirmiştir.Daha sonra Eron  tüm iletişimleri kopmuştur.
Grey'i seçmiştir çünkü Grey teknolojiden uzak biridir.Kendini hacklettiğinde Grey olayın ciddiyetini anlamayacak biridir.

Stem en başından beri kendi için bir beden istediği için ve tek olmak istediği için.

Grey'i kullanarak yeni bir Stem yapabilecek olan Eron'u öldürür. Grey'i ise bir hayal dünyasına hapseder.

Birini hapishaneye diğerini mezara gönderir yani.Ve artık Stem bir bedenin sahibidir,bir kişiliktir.




Yapay zeka ne yapabilir? ne kadar tehlikelidir? sorusuna verilebilecek düşük bütçeli bir cevaptır Upgrade.




Şu belirterek bitirelim:Konu çok iyi,daha derin işlenebilirdi.




20 Nisan 2019 Cumartesi

LEAVİNG NEVERLAND'İN DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ






25 ocak 2019  tarihinde ilk gösterimi yapılan belgesel Leaving Neverland hakkında konuşacağız bugün.

Leaving Neverland, bugün biri 36 diğeri 41 yaşında olan iki adamın çocukken Michael Jackson ile zaman geçirdikleri dönem tacize uğradıklarını anlattıkları 2 bölümden oluşan 4 saatlik belgesel.


İlk soru şu olmalı amacı ne?


Oturup bu belgeseli izledim ben tabi. 
Michael Jackson gibi  müzik piyasasına yön vermiş bir figür hakkında çok inandırıcı veya etkileyici denince açıp izlemek mecburi bir hal aldı benim için.

İğrenç iddialar barındıran belgesel, ilk anda size şunu söyletiyor 'ulan ne adi bir insanmışsın be Michael'




Adam öldükten 10 yıl sonra, daha önce hakkında  kesinlikle bizi taciz etmedi diye beyan veren  iki kişi taciz edildiğini konuşuyor ve duyarlı bir abimiz  önlerine kamere sistemi koyup kayıt deyince tüm gerçekler ortaya çıkıyor.

Şöyle bir geçmişe dönünce bu adamı FBI araştırmış, mahkemelerde yargılanmış tüm suçlamalardan aklanmış dahası ise adam hakkında delil yetersizliği değil, delil yok bildiğin delil yok deniliyor.
1993'te dava açılmış Michael Jackson para ödemiş dava kapanmış. Bu davadaki çocuk sonradan itiraf etmiş  babamın zoruyla yaptım
diye.
Ki sonradan baba intihar etmiş.
Yıllar sonra aynı avukat  ve savcı yine dava açtıklarında yıl 2003.
Tüm suçlamalardan 2005 yılında  Michael Jackson suçsuz bulunuyor.

Tüm bunlar Michael Jackson'ın tamamen suçsuz olduğunu gösterir mi tabi ki hayır.


Bu yazıdaki amaç Michael Jackson haklıdır ya da suçludur çıkarımında bulunmak değil.









Bu belgeselle bir şeyler açığa çıktı.
Biz bunun üzerinde durmak istiyoruz.




Taciz iddiasında bulunan iki kişi kamera karşısına oturuyor.
Ki daha önce Michael Jackson mülküne maddi tazminat davası açmış davayı kaybettikleri için böyle bir belgesel ortaya çıkmış yani davayı kazansalar böyle bir belgesel olmayacaktı.
Belgeselde Suçlanan taraftan  hiç kimseye yer verilmiyor. Belgesel bittiğinde  bazı radyo istasyonları Jackson'ın şarkılarını yayınlamayı kesti.
Dünyada ve Türkiye de çoğu gazete ve site Michael Jackson'ın taciz ettiği çocuklar konuştu başlıkları ile daha fazla okunma çabasına girdi.
Bazıları Amerikan adalet sistemini masaya yatırdı.
Bazı YouTuberlar zaten suçluydu anlamında yayınlar yaptı.

HBO bu belgeseli yayınlayarak  parayı cepledi. Yarın biri tutup Michael Jackson masumdu deyip belgeselini yapınca onu da seve seve yayınlar.




Hiç bir delil ve kanıt olmadan belgesel yapıp kanıya varmakta nedir? hele hele burada taraflardan biri ölüyken.
Hadi adamlar bunu yaptı. Birilerinin okunmak ve izlenmek için taraf tutması ne demek.
Michael Jackson bunu yaptı diyelim 10 yıl sonra yani adam öldükten sonra ne olmasını bekliyorlar. Şarkıları dinlenmesin, müzik tarihinden adamı cımbızla  çıkaralım mı ?
hep bir ağızdan küfür mü edelim?


Burada belgeseli yapan yayınlayan ifade veren herkes, bana göre para peşinde.
Bu da belgeseli benim için iğrenç bir hale getiriyor.




Düşünün bir yönetmen 1900'lü yıllarda  Anadolu da yaşamış o döneme tanıklık etmiş  iki  Ermeni vatandaşı kamera karşısına oturtuyor. Bu adamlarda evet biz oradaydık gördük yaşadık Türkler bizi katletti, soykırıma uğradık açıklamalarını yapsalar 6 saatlik bir belgeselde.
Ne olacak kabul mü edeceğiz soykırım yaptığımızı.
Bir Şeylerin doğru olması tümünün doğru olduğu anlamına mı gelecek?


Türkiye de önde gelen gazeteler bu haberi verirken bazıları Michael Jackson'ın taklidinin resmini koymuş. Adam Michael ile taklidini ayırt edememiş ama haber yapıyor. Bazı önde(sözde) gelen gazeteciler ise müzik tarihinden silinmesini istemiş.

Benim ülkemin gazeteleri daha Michael Jackson ile benzerini karıştırıyor. Başlıkları taciz edilen çocuklar konuştu diye atıyor.



Gazeteci  Cüneyt Özdemir 4 saatlik belgeseli izlemiş, inanmış.  YouTube da video bile hazırlamış. Adamın tacizci olduğunu kabul ediyor.
Benim ülkemin önde gelen bir gazetecisi bir acaba? bile demeden inanmış.





Bu belgesel çağımızın, bir çok pis hastalığını gözler önüne seriyor.
Delilsiz suçlama, araştırmadan inanma ,duyduğunu hemen yutma, sadece bir şeyler satmak için çarpıtma gibi daha çok şey.


Michael Jackson suçlu olabilir mi? evet olabilir.
Masum olabilir mi? evet olabilir.

Pedofili suç mudur? evet kesinlikle.


Tekrar tekrar tekrar soralım kendimize. Bu hastalıklı çağda her şey eskisi gibi değil. 


Görüşürüz....✋ 

11 Şubat 2019 Pazartesi

BİR AVUÇ DOLAR (A FİSTFUL OF DOLLARS) FİLM REPLİKLERİ


A FISTFUL OF DOLLARS
1964 yılında gösterime giren, Sergio Leone'nin  dolar üçlemesinin ilk filmidir.
 'Bir Avuç Dolar' adıyla ülkemizde sinemaseverle buluşmuştur.
Clint Eastwood'un başrolünde olduğu filmin müziklerini Ennio Morricone yapmıştır.
Hem Western türüne farklı bir bakış açısı ve anlayışı getirmesi hem Clint Eastwood gibi bir oyuncuyu sinemaya kazandırması hem müzikleriyle ki sonradan müzikler bu film türünün klasik müziği haline gelmiştir,tüm bu bileşenlerle beraber sinema tarihinin en önemli yapıtlardan biri ortaya çıkmıştır.


Film,ismi olmayan kovboyun (bir Amerikalının) küçük bir  Meksikalı kasabasında başından geçen olayları,yaptığı  hinliklerini anlatır.

Dönelim şu an bizi ilgilendiren kısıma bu müthiş yapımın en iyi repliklerine
Buyurun...





  • Ölüler konuşmaz.



  • Bazen ölüler yaşayanlardan daha fazla işe yarar.Onları vurursan endişelenmen gerekmez zaten ölüdürler.


  • Hayat çok kıymetli olabilir,her dakika onu kaybetme tehlikesiyle yaşamak,aptalca değil mi?


  • Burada saygınlık başkalarını öldürerek kazanılıyor.Bu yüzden kimse çalışmıyor.


  • Siz kadınlar! olan biten sizin için karmaşık değilse hemen şüphelenirsiniz.


  • Cebinde parası olan adam barıştan yanadır.



  • Katırım.Ayaklarına ateş ettiğinizde biraz sinirlenmiş.Aslında eğlencesine yaptığınızı ben anlarım,fakat katırım anlamaz.Ondan özür dileseydiniz...(gülerler).Ben,bunda gülünecek bir şey göremiyorum.Katırım da kikirdeyen insanlardan hoşlanmaz.Kendisine güldüğünüzü sanar. Eğer ondan hemen özür dilerseniz,ki yapacağınızı biliyorum.Belki,ona gülmediğiniz konusunda ikna edebilirim.




  • Baxterlar orada,Rojolar şurada(birbirine düşman iki aile). Ben de tam ortalarındayım. Çılgın zangoç haklıymış. Böyle bir yerde insan iyi para kazanır.




  • Yani, Meksika hükumeti bir tarafta Amerikalılar diğer tarafta ve ben tam ortalarındayım. Çok tehlikeli olur. Hoşçakal.



  • Bazen böyle bir yerde insanın hayatı küçük bir bilgiye bağlıdır.


  • 45'liği olan bir adam ,tüfeği olan bir adamla karşılaştığında 45'liği olan adam,ölü bir adamdır. Bu eski bir Meksika atasözüdür ve doğru söyler.




Filmin müziği için:



27 Ocak 2019 Pazar

MERHABA! BURASI POLİS DEVLETİ Mİ?



Televizyonu açtığımızda veya bir gazeteyi açıp göz gezdirdiğimizde iyi ya da kötü bir polis haberi görmeye alıştık. Ama benim mevzum bu değil tabi ki.

Artık sokaklarda polis dışında bekçi de görüyoruz. Bunun neyi değiştirdiğini merak ediyorum.

Birincisi 
10 bin polis alımı,20 bin polis alımı gibi haberleri okumak beni şaşırtıyor.
Bunun dışında bekçilere de ihtiyaç duymak, bana sadece şunu düşündürüyor.
Ya hükumetimiz ülkemizde derin bir iç güvenlik zafiyeti olduğunu düşünüyor. Ya sırf iş olanağı yaratmak için böyle pozisyonlar açılıyor. Ya da darbe girişiminde polisin önemi kavrandı. Darbe girişiminden sonra bu bir paranoya halimi. Bilemiyorum.


İkincisi
Hangi bölümü okursan oku, iki üç temelsiz mülakattan sonra polis oluyorsun şimdilerde.
Üniversite veya lise mezunları için artık bir iş kolu polislik.

iş bulamadın mı? kendi bölümünden görev alamadın mı?
polis oluyorsun.



Yıllarca kimya mühendisi, öğretmen, tekniker, muhasebeci, radyocu olmak için okuyorsun ama polis oluyorsun.
Burada sorulacak o kadar çok soru var ki.
Eğer öğretmene, radyocuya, muhasebeciye vb. gibi mesleklere ihtiyacımız yoksa her yıl neden binlerce insan bu bölümlere gidiyor.
YÖK ne iş yapıyor?
Neden bölümlerin alım kapasitesini düşürmüyor. Bir plan yapmıyor.

Veya Veya Veya


Ulan! bu ülkenin bu kadar polise ihtiyacı var ise polis akademileri ne iş yapıyor.



Şimdi biraz geriye gidince son 20 yıldır bu ülkede polis olmak fevkalade kolay. Bugün fetö dediklerimiz her okuyanı asker veya polis yapmak için evlerimizi arıyorlardı.
Bugünde bir başka yönde travma yaşıyoruz.
Yine en kolay polis olmak.


Sizden sadece şunu istiyorum. Polis olmak isteyen bir tanıdığınıza iki üç koşudan sonra gittikleri sözlü mülakatta ne yaptığını sorun.
Ona ne sorulduğu sorun. Ne demek istediğim gayet net anlaşılacaktır.


Ve son olarak şu şahsi düşüncemi söylemek istiyorum.
24 yaşındayım, şu ana kadar ister istemez iletişimde olduğum polislerin 10 da 6'sı iletişim kurmayı dahi bilmiyordu.
Ama biz bu adamlara silah teslim ediyoruz.



İyi Günler...