müzik etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
müzik etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

7 Aralık 2021 Salı

AŞIK REYHANİ KİMDİR

(1934 - 2006)

 Size bugün Aşıklık geleneğinin son büyük temsilcisini tanıtmak istiyorum.

Erzurum'un Pasinler ilçesinde doğan Yaşar Yılmaz, meşhur mahlasıyla Aşık Reyhani bugünkü konuğumuz. Kendisini anlatmadan önce size aşıklık geleneğini bahsedelim.

Yazıdan önce toplumlarda bilgiler, hikayeler, şiirler, şarkılar ve ağıtlar yazı  olmadığı için  sözlü olarak aktarılırdı. Dönemin toplumunda en büyük eğlence buydu hem eğlenmek için bir kişinin söylediği türküler, şiirler, deyişler vs akıl kalsın diye tekerlemeye yakın ve kafiyeli olurdu. Eski Türklerde bu eğlence, akıcılık ve akılda kalıcılık kopuz adı verilen bir müzik aleti ile desteklenirdi.

Türkler akın akın Anadolu'ya gelince saz ile bu kültür devam etti. Aşık dediysek elinde bir saz tıngır mıngır bir şeyler mırıldanan adam gelmesin. Her işin bir sırrı olduğu gibi bu işinde bir sırrı var.

Aşık olmak için manevi bir büyükten veya yetişmiş bir ustadan bade içmek gerekir. bu rüyada olur, rüyasında usta elinden bade içen aşık olur. Tabi bu biraz da romantik bir bakış açısıdır ama olsun.

Diğer bir konu mahlas yani takma bir ad almaktır. bu isim aşığın kimliğini, manevi dünyasını ve üslup özelliğini yansıtır. Mesela Aşık Dertli'nin  neden mahlası dertli,  adam dertli ve dertli şiirler yazıyor da ondan:)

Aşıklık geleneğinde irticalen söylemek diye bir kavram var. bir kelime verilir aşık o an onun üzerine bir şiir oluşturur. İlgili olan araştırıp Youtube da bunları bulabilir.

Aşıklık geleneğinin en eğlenceli kısmı ise atışmalardır. Bugün rap dünyasında diss diye bildiğimiz şeyin aşıklık geleneğindeki karşılığıdır. Yani diss bizde yüzyıllardır var:) Aşıklar, saz eşliğinde birbirlerine iğneleyici laf atarlar.

Şuraya Reyhani ve Çobanoğlu'nun atışmasını Bırakalım.👇



 Aşık Reyhani'ye  'Reyhani'  mahlasını, Aşık Bayburtlu Hicrani vermiştir. Reyhani, hoş koku ve İnce Nakışlı anlamlarına gelir. Şiirlerdeki hoş ve ince manayı ifade eder. Şiirlerde aşk, Allah sevgisi, gurbet, memleket gibi konuları işleyen Reyhani, siyasi hicivleri ile de bilinir.

Bu yazıyı Okuyan Çoğu Kişi bu değerli ozanımızı tanımıyor ama ABD'nin Michigan Üniversitesi kendisine Fahri öğretmenlik unvanı vermiş. Şaka gibi dimi:)


Aşık Reyhani'nin 'Sazım Düzen Tutmaz Olsun' Şiirini seslendirmiş Mehmet Çalmaşur. Dinleyelim.👇



Bugünde Ülkemizde aşıklık geleneği devam ediyor fakat eski ruhunda değil hatta her geçen gün aşıklık geleneği bitiyor. Aşıkların son büyük üstadına Allah'tan rahmet dilerken, aşağıya da güzel bir kaç şiirini bırakalım.






Ben de bir aşığım Reyhani adım.
Sorun çiçeklere az Mı yalvardım.
Benim tabiattan tek bir muradım.
Götüreyim nazlı yara bir çiçek.

.
.
.

Kırk yıldır saz çalirem.
Şaşirirem kalirem.
Bakan bizi unuttu.
Vallahi bunalirem.

TRT çıktı aya.
Yayınlar kaldı yaya.
Çok TV icat oldu.
Gerek yok utanmaya.

.
.
.

Ben bana çok dersem elbet yok benem.
 Ben beni yok gördümse çok benem.
Ben beni bildimse enelhak benem.
Nesimi demeyin yüzerler beni.

Ben Aşığım ağzı sözlü kalayım.
Ben ozanım eli sazlı kalayım.
Dokunmayın bana, gizli kalayım.
Reyhaniyim bir gün çözerler beni.


Böyle uzar gider... şiirleri. Reyhani güzel söylemiş, bize de bunu söylemek düşer: Allah makamını cennet etsin.

2 Aralık 2021 Perşembe

TURGUT ÇINGI KİMDİR

1994 - Antalya

Pişmanlık Neden ? Her Zaman Geç Gelen Tren
. Diye yazdı Fikri Karayel. Turgut da bu şarkıya ruh verdi  hem kendi yeteneğini hem şarkının kalitesini ortaya çıkardı.

Ses yarışmaları normalde hiç dikkatimi çekmez. Çoğu zaman ses değil Show programları olurlar. Turgut' u orada dinleyince çok başarılı buldum. Sesi , sesini kullanışı, jest ve mimikleri,  ki bilakis tavrı; bir sanatçı kimliği olduğunu açığa vuruyor.   Bu ses birinci olmuştur dedim. Olamamış. Demek ki o ses bu ses değilmiş😊

Bu adam gerçek bir yetenek, iyi bir donanımla daha da iyi bir ivme kazanabilir. Teoman'ın 'Gemiler' ve Fikri Karayel'in 'Trenler' şarkısını gerçek bir sanat adamı olarak yorumlamış. Bunun dışında 'Sen de Olma' ile 'Gidemem' şarkıları da başarılı fakat şahsi fikrim sound olarak daha sağlam şarkılar seçmeli.

Kendisi bir röportajında; son dönemde en beğendi sound'un Yüzyüzeyken Konuşuruz'un 'Kazılı Kuyum' adlı şarkısı olduğunu söylemiş.


Genel olarak Antalya'da sahne alan bu yeteneğin daha iyi yere gelmesi dileği ile.


Trenler






Gidemem




Sen De Olma


15 Kasım 2021 Pazartesi

Pablo Lopez Kimdir (KISA HAYAT)


 Günümüzde müzik dünyasını  yönlendiren şeyin kaliteden çok popülarite olduğunu düşünüyorum. Biraz sosyal medya , biraz sansasyonel haber, biraz müzik oldu kaliteli iş.

Hem kendimize hem size gerçek bir müzik ziyafeti vermek için Pablo Lopez ile Tanışalım.

Pablo Lopez, 1984 doğumlu İspanyol şarkıcı, söz yazarı ve piyanist. Lopez ,2008 yılında Operacion Triunfo adlı yetenek yarışmasında 2. olunca ünlendi. İlk albümünü 2013 yılında çıkardı.

Piyano ağırlıklı bir müzik  tarzı olan Lopez 'in kendi has bir tarzı var ve bu onu İspanyol müziğinin  önemli bir temsilcisi haline getiriyor.





Şimdiye Kadar 4 albüm çıkaran şarkıcının albümleri sırayla:

1. Once Historias Y Un Piano (2013)

2. El Mundo Y Los Amantes Inocentes (2015)

3. Camino, Fuego Y Libertad (2017)

4. Unıkornıo Once Millones De Versos Después De Ti (2020)



2. Albümü 'El Mundo Y Los Amantes Inocentes' ile listelerde büyük ivme yakalayan şarkıcı, ulusal çapta hit eserler üretti. Ve kariyerine hızla devam ediyor.



Gelin, beraber bir kaç şarkısını dinleyelim.






























7 Kasım 2021 Pazar

AGNES OBEL KİMDİR (KISA HAYAT)


D:1980 


Bugün tanımak istediğimiz bu olağanüstü ses Danimarkalı Agnes.
Kendisine Dark dizisinin müziklerinden aşinayız ama dizinin bu popülerliği altında kaybolup gitmesini istemiyoruz. Çünkü çok kaliteli bir müzik insanı ve gayet başarılı. 2010 yılında ilk albümünü çıkaran sanatçı toplamda 4 albüm çıkarmıştır. 

  Onun müziğine neo - klasik falan diyorlar ama ben kara müzik demek istiyorum. Agnes Obel'in çok kendine has bir tarzı var sanki uykunun, bütün duyguların ve tınıların üzerine çöküp yeni bir şey ortaya çıkarması gibi.


Bütün duyguların ağır bir melankoli ile iç içe olması, bunların hafif caz hafif senfoni ile birleşmesi ki Agnes'in orijinal sesi  derken ortaya esrarlı ve tahmin edilemez bir müzik ziyafeti çıkarıyor.

Tek eksik benim tahminimce şarkıların İngilizce olması çünkü Almanca daha yatkın bir dil bu müziğe veya belki Danca.


Bu kadar çekip döktükten sonra Agnes Obel'in şarkıları ile sizi baş başa bırakalım.




Familiar









Broken Sleep











The Curse








Riverside

24 Ekim 2021 Pazar

TÜRK MÜZİĞİNİN AYDINLIK YÜZÜ: FAHİR ATAKOĞLU

 

D: 28 Ocak 1963 (İstanbul)


Bugün Türk müziğinin batı müziği etkisinde veya doğu etkisinde fark etmez, sayısızca eser verdiğini görüyoruz. Artık günü birlik şarkılar ve melodilerin parlayıp söndüğü müziğimizde bir kimlik arayışı kıpırtısı çok az. Arabesk, pop, rap gibi müzik türleri kimliğimizi tam yansıtıyor sayılmaz fakat kendi özüyle kendi toprağından kopmadan bu müzik ile harmanlanmış eserler hariç. Genel bir bakış bize şunu sunar müzik evrenseldir. Evet bu doğru. Dünyanın her yerinde gitar gitardır ama ona verdiğiniz ruh yüklediğiniz ahenk sizi, kimliğinizi oluşturur. İşte bu enstrümanlara bu toprakların ruhunu, acısını, coşkusunu ve hüznünü işleyen FAHİR ATAKOĞLU'nu tanıyalım.


Besteci ve piyanist olan müzisyen, belgesel müzikleri ile isim yapmıştır. Bunun dışında reklam ve film müzikleri de yapmıştır. Batı müziği ile bu toprakların tınısını özgün bir biçimde buluşturmuş ve Sıra dışı bir orijinallik kazanmıştır. Ülkemizin Yetiştirdiği çok değerli bir sanatçıdır.

Avrupa'dan Japonya'ya dünyanın bir çok yerinde tanınan bu güzide sanatçımız, "Istanbul In Blue" adlı albümü ile 3 dalda Grammy ödüllerine aday gösterilmiştir. 1994 - 2021 yılları arasında 14 albüme imza atmıştır.


Yaptığı müziklerle bizi; çilekeş, yorulmuş ama mücadeleden kopmamış Türkiye'mizin ve ülkemiz için can vermiş kahramanlarımızın hikayesine yolculuk yaptıran Fahir Abimize teşekkür ediyoruz,

Sizleri onun muhteşem eserleri ile baş başa bırakıyorum.



Demirkırat





12 Mart




Dargın Değilim




Gözyaşı




Demokrasi Nöbeti




Lal

27 Haziran 2020 Cumartesi

PNL (RAP GROUPE)


Bu yazıyı okumadan önce şu yazıyı okumanızı öneririm:https://sallagitsinb.blogspot.com/2020/05/insan-psikolojisi-ve-muzik.html

Rap müziğin tüm dünyayı etkisi altına aldığı şu dönemde ister istemez bu müziğe karşı bir eğilimimiz oluyor.
Bundan 7 ay önce bu dünyada tanıdığım en sevimli insandan bana bir şarkı göndermesini söyledim.
 Bana PNL'in  Bené şarkısını gönderdi.
O Bilmiyor ama bu yazının temelini atmış oldu.😄




PNL "Peace N' Lovés" cümlesinin kısaltması.

Fransız rap müziğinin yükselen yıldızı olan Cezayir asıllı Tarık ve Nabil kardeşlerin müzik grubu PNL sadece Fransa da değil artık tüm Avrupa da etkin bir grup haline geldi. Hatta Fransa da gösterdiği etki ile Fransa tarihinde bu başarıyı yakalamış en önemli rap grubu diyebiliriz.

Her rap müzik grubunda olduğu gibi maalesef bol acılı ve küfürlü sözlerin olduğu şarkılar yapıyorlar.
Zaten benimsedikleri tarz 'Bulut Rap' yani  diğer rap şarkılara göre hızı yavaş,ritmi düşük,hüzünlü ve melankolik  bir tarz.

Bu iki kardeşin özel hayatına girmeyeceğim. Avrupa da yaşayan Arap kökenli rap sanatçıları olmaları yeterince açıklayıcı bence.


Rap müziğin yükselişi böyle devam ederse adını daha sık duyacağımız bu grubun birkaç şarkısını aşağıya bırakıyorum.






Bené









A l'Ammoniaque









91's 









Rebenga









Que la mif





29 Mayıs 2020 Cuma

İNSAN PSİKOLOJİSİ VE MÜZİK



Kardeşlerim,

Bugün ki konumuz insan ve müzik arasındaki bağı irdelemek.


Genel anlamda müziğin insan  üzerindeki etkisi  konuşuluyor oysa ki insanın müzik üzerindeki etkisi konuşulmalı çünkü dinlediğimiz o güzel müzikler birilerinin duygularının tezahürü.


Birileri aşık oldu, birileri acı çekti, özlem duydu derken... tüm bu hisler notalarla buluştu müzik dediğimiz kavram ortaya çıktı.


Tabi ki melodinin insan üzerinde etkisi  kaçınılmaz ama insanın melodi üzerindeki etkisi kadar değil.
Coğrafyanın insan üzerinde etkisi olduğu gibi müzik üzerinde de var
Dinin insan üzerinde etkisi olduğu gibi müzik üzerinde de var.
Sosyal hayatın insan üzerinde etkisi olduğu gibi müzik üzerinde de var.


Evet, dış etkenlerin insan üzerindeki tezahürü müziğin akışını değiştiriyor, doğru! lakin bunu yine insan eli ile yapıyor.
Demek ki neymiş önce İNSAN.

İnsanoğlu için müzik duyguların en yüksek perdeden anlatılması ve anı yakalamanın icadıydı.

Asıl anlatmak istediğim melodilerin toplumda ve insanda dışa vurum şeklini belirleyen psikoloji neydi? Asıl soru bu işte.



(Öncelikle şu notu bırakıp devam etmek istiyorum: Farabi, hangi makam hangi vakitte dinlenirse insan psikolojisi üzerinde nasıl etki bırakır diye araştırmış ve sonuçlarını paylaşmıştır.)




 Tarih boyunca kendi yuvasında duran, meditasyon kavramının dini bir ayin olduğu Çin milletinin müziğinde bir huzur ve su sesi tınısı alırız. 

Eğlence kültürünün yaygın olduğu  çok  tanrılı Arap toplumunda vurmalı çalgıların yaygın olduğu dans ritmi duyarız.

Avrupa'ya doğru uzandığımızda kilise müziğini hissederiz. Koro şeklinde ilahiler dalga dalga yayılır.


 Müziği İlahi bir emrin bir parçası olarak gören Hinduizm, Hint toplumunun müzik anlayışını büyük ölçüde etkilemiş, yas tutma kavramının günah olduğu bu din, hem ilahi ezgileri hem de dans ritmini bu müziğe yerleştirerek mistik bir müziği bize sunmuştur.

Tarih boyunca farklı coğrafyalarda yaşamış Yahudilerin dini ezgileri diğer milletlerin ezgileri ile harmanlanıp ağır bir tonda kulağımıza çarpmıştır.
Batı Rusya Yahudileri 'Aşkenaz' tarzını benimserken,
Doğu Avrupa Yahudileri 'Judoe-Arap' tarzını benimsemiştir.

Ateşe tapan Pers kültüründe yanan bir çıranın melodisini duyarız.
Ki hala bugün İran da bu ritmi duymak mümkün.



Evet, İnsan çevreden bağımsız bir mahluk değildir.
 Yukarıda tarihin erken dönemlerine baktığımızda inançların insan üzerindeki etkisini görürüz.
Her toplum kendi inancının üzerinde bıraktığı tesiri melodilere dökmüş ve din aromalı bir müzik ortaya çıkmıştır.
Doğa ve din kavramlarının derin hissiliği dönemin müziği olmuş.


Nüfus artıkça toplumlar daha da büyüyüp ayrılınca ve farklı sorunlar ortaya çıktıkça, insanlık, fikri değişim rüzgarında savrulurken müziği de değişime zorlamış.


20.Yüzyıl da Arap coğrafyasında yaşanan zulüm ve acılar 'Arabesk' müziğin doğmasını sağladı.
Acı çekenlerin kendini ifade etme biçimi haline geldi.
1980 yılında ülkemizde darbe olunca zaten var olan arabesk müzik ülkemizde patlama yaşadı.


Afrika da tarih anlatıcıları okuma yazma bilmedikleri için  tarihi hikayeleri tekerleme şeklinde ezberler hem kendileri kolay akılda tutardı hem de halkın hızlı öğrenmesini sağlardı.
Ve hikayenin nesilden nesile aktarımını sağlamış olurdu. Bu anlatıcılara 'Griot' denilirdi.
Avrupalılar Afrikalıları köle diye satmaya başlayınca bu hikaye anlatıcıları hem köle oldu hem de köle anlatıcıları oldu.
Amerika da 1960 yılında iyice alevlenen siyah-beyaz ayrımı 70'ler de Griot tekerlemesinden Rap ve hip hop  müziğe evrildi.
Köle olarak gelen Griotlar'ın psikolojik dışa vurumu olan rap müzik bir isyan müziği oldu.
Daha çok siyahilerle anılan bir müzik türü olsa da Fransa da ezildiğini düşünen Arap'ın dili,
Almanya da ayrımcılık gören Türk'ün dili, kendi ülkesinde ötelenen ve ezilenlerin dili haline geldi.


Avrupa da reform yani dinde tartışmalar ve düzenlemeler başlayınca bu tartışmalar sosyal hayatın her alanına sirayet etti.
Çok sesli Avrupa da çok sesli müzik ortaya çıktı.Dini anlamda yaşanan karmaşa müziğe yansıyınca melodide bir çığlık bir hırıltı tınısı ortaya çıktı.
Yine aynı dönem Osmanlı müziğine bakıldığında, oturmuş olan dini ve ekonomik düzen müzikte ılımlı bir musikiyi hakim kıldı.



Avrupa'da başlayan sanayi devrimi ile fabrikalar kuruldu ve bu fabrikalarda, maden ocaklarında çalışan işçi grubu ortaya çıktı.
Paydos zilinden sonra barlarda bir araya gelen işçiler burada  hem eğlenip hem iş hayatının zorluklarını konuşurdu.
Sosyal hayatın bu sertliğine karşı sert bir müzik doğdu: Metal müzik.


İnsanlar ekonomik, sosyal ve dini etkenleri yeniden anlamlandırmaya başladıkça müziğin yolculuğu da değişti.



................


Eğer anlattıklarımızdan illa bir şeyler çıkaracaksak o da şudur: Biz bir müzik dinliyorsak bu bizim kimliğimizin dili demektir. Bizi o müziğe iten şey isyanımız, yenilgimiz veya acımızdır...
Eğer bir müzisyen o melodiyi ortaya çıkarıyorsa onu da oraya iten bir acı, bir hüzün, bir zafer, bir eziklik belki bir korkudur...

Toplumları ele alırken müzik zevki dikkate değerdir çünkü  toplumun kimliğinin bir parçası da budur.




İnsanlar yaşları ilerledikçe daha sakin ezgileri veya  milli ezgileri tercih ederler. Deneyimlerin ve olgunluğun melodisi özdür. Kendi iç dünyamıza yaptığımız tüm yolculuklar bir dere yatağı gibi bizi öze götürür.


Tek tip insan oluşturmak için çalışılan dünyamızda müzik bir farklılık ve farkındalık olmaktan çıkarılmış, popüler kültür, popüler müzik gibi kavramlar ile kaynağı bir öze dayanmayan rahmani ve insani olmayan bir tını ortaya çıkmıştır. Oysa ki insanlığın dinden, coğrafyadan, aşktan, savaştan vs... ilham alarak oluşturduğu melodiler insanı insana insan gibi anlatma şeklidir.




Bir hamburgercinin reklamı var 'Ne yediğini bil' diye 😃 o zaman biz de şunu diyelim.

Ne dinlediğini bil. Neden o müziği dinliyorsun? Seni o müziğe iten sebep ne? BİL.






Yüce Allah'ın bize bahşettiği hissiyatı, aklı ve uçsuz bucaksız kainatı anlayana her tebessüm her rüzgar bir melodidir.












































9 Mayıs 2019 Perşembe

PETER BENCE KİMDİR (KISA HAYAT)






1991 doğumlu Macar piyanist Peter Bence.Aynı zamanda besteci ve müzik yapımcısıdır.
7 yaşından beri müzikle özellikle piyano ile iç içedir.
İlk solo albümünü 11 yaşında yayınlayan sanatçı;Mozart, Chopin ve Michael Jackson'ın kendisi için en büyük ilham kaynağı olduğunu söyler.

2017 yılında Portekizli piyanist Domingos-Antonio Gomes rekorunu kırana kadar dünyanın en hızlı piyano çalan kişisi rekorunu elinde bulunduruyordu.


YouTube'dan yaptığı icralarla 100 milyon bandının üzerine çıktı. Michael Jackson'dan Queen'e ,Sia'ya ve daha bir çok ünlü sanatçının eserleri ile beraber film müziklerini de icra eden Bence
,İnstrumental-piano cover diyebileceğimiz akımın en etkili temsilcisidir.



Tüm dünyada olduğu gibi 22 kasım 2018 yılında Türkiye'de de konser verdi.






Her geçen gün genişlettiği repertuvarı ve hayran kitlesi ile daha da tanınırlık kazanan Bence,artık kendi işlerini özün yapıtlarını ortaya koysa bambaşka bir nokta da olur diye düşünüyorum ve başarılarının devamını diliyorum
.


























29 Ağustos 2018 Çarşamba

ELVİS PRESLEY EN İYİ ŞARKILARI



1935-1977




Dünya müzik tarihinden bir Elvis geçti.
Tuhaf tavrı ve tarzı ile.
İlk defa bir şarkıcı büyük kitleleri peşinden sürükledi.
Ve müzik ilk gerçek süper starını buldu.







Taşra müziğini,siyahi müziği ve kilise müziğini harmanladığı en başarılı şarkıları ile sizi baş başa bırakmak istiyorum








1.Can't Help Falling In Love.










2.Return To Sender










3.Always On My Mind










4.Devil İn Disguise










5.My Boy










6.Don't Be Cruel










7.Suspicious Minds










8.JailHouse Rock










9.Its Now Or Never








10.Wooden Heart











11.In The Ghetto










12.His Latest Flame








13.Burning Love








14.I Got Lucky








15.Viva Las Vegas















Sevgiyle kalın
Hoşçakalın








7 Haziran 2018 Perşembe

TARKAN KİMDİR (KISA HAYAT)









1972 yılında Batı Almanya'nın  Alzey kasabasında doğan Tarkan, 14 yaşında ailesiyle Türkiye'ye  yerleşti.

20 yaşına geldiğinde müziğimizde başarılı bir sanatçı, 22 yaşında yılın en iyisi, 25 yaşında müziğimizdeki en önemli sanatçılardan biri haline geldi.













1992 yılında 'Yine Sensiz' adlı ilk albümü piyasaya çıktı.
 Çıkış parçası olan 'Kıl Oldum' şarkısı dışındaki  tüm şarkılar yabancı şarkıların altyapıları kullanılarak hazırlanmıştı.
Özgün albüm olmaktan çok bir cover albümü idi.




2 yıl hazırlandıktan sonra 'Aacayipsin' adlı albümünü müzikseverlerle buluşturdu.




Sezen Aksu imzalı:Hepsi senin mi?(Şıkıdım)

Yıldız Tilbe imzalı:Kış güneşi

Rıza Erekli imzalı:Biz nereye?

Ümit sayın imzalı:Gitme

ve kendi yazdığı:Unutmamalı



adlı parçalar bir klasik haline geldi.Albüm Tarkan'ın dönüm noktası oldu.Artık albümleri beklenir oldu.




1997 yılına gelindiğinde Tarkan kendinden beklenenden fazlasını yaptı bir önceki albüm kalitesinde olan 'Ölürüm sana' adlı 3. stüdyo albümünü yayınladı.


Sezen Aksu imzalı 'Şımarık' adlı parça tüm ülkeyi salladı.Bununla da kalmadı dünya müzik listelerine de giriş yaptı.Hala çoğu ülkelerde cover'ı yapılmaktadır.

İnci tanem, Ölürüm sana, Salına salına sinsice, İkimizin yerine,Delikanlı çağlarım gibi şarkılar albümün diğer klasik parçaları oldu.
11 şarkının 8 tanesinin sözlerini Tarkan yazdı.

Tarkan yılın en çok satan albümünü yaptığı gibi ödülleri de silip süpürdü.
Aynı zamanda Tarkan'ın tarzı da daha belirgin bir hal aldı.





1998 yılında Tarkan, 'Tarkan' adlı toplama albümünü yayınladı 98 yılına kadar ki beğenilen tüm şarkılarını bu albümde topladı. Albüm iyi iş yaptı.




Ve geldi 2001 yılı




Tarkan bu yıl müzik kariyerinde zirveyi yaşadı.
2001 yılında piyasaya sürülen  4. stüdyo albümü 'Karma' Türk müzik tarihinde en çok satan albümler listesine adını yazdırdı.
Hemen hemen tüm şarkılar hit oldu.
Eleştirmenlerce Tarkan'ın en iyi 2. albümü olarak gösterildi.
92 yılında  başlayan gerçek  müzik kariyeri 2001 yılında  her anlamda zirveyi görmüştü.Şarkı kalitesi orijinal klipler  Tarkan'ı basının gözünde 'Megastar' yaptı.

-Aşk
-Kuzu kuzu
-Ona sor
-Sen başkasın
-Verme 
-Taş

parçaları.


 albümün en iyi parçaları olarak ön plana çıktı.


Albümde ki 'Taş' şarkısı milli takımımızın için yeniden yorumlandı ve döneme damga vuran bir marş haline geldi.




Ve malesef
Bu albümden sonra Tarkan'ın  müzikalite ibresi yavaş yavaş aşağıyı göstermeye başlayacaktı.




Tarkan 2003 yılında mini bir albüm olan dudu albümünü çıkardı.5 şarkı ve bu şarkıların remixlerinden  oluşan bu mini albüm yılın en çok satan albümü olduğu gibi Türk müzik sektöründe en hızlı satan albüm olma rekorunu elinde bulunduruyor.

-Dudu dudu
-Sorma kalbim
-Gülümse kaderine 
gibi başarılı şarkılar  çıkaran bir albüm oldu.










2006 -Come Closer(tamamı İngilizce)

2007-Metamorfoz

2010-Adımı Kalbine Yaz

2016-Ahde vefa(Türk  sanat musikisi şarkıları)

2017-On

...gibi müzik albümlerine imza atan Tarkan hiç bir zaman 2003 ve öncesi başarısını yakalayamadı.
Kısa heceli  hızlı tekrarlı dile hemen dolanan şarkıların dönemi bitmişti artık.

Yine de bu dönem de 
Uyan,Dilli düdük,Adımı Kalbine Yaz gibi başarılı şarkılara imza attı.









Yeni müzik anlayışı,şarkı kalitesindeki düşüş,ticari albümler derken 92 yılında başlayan,oradan megastar unvanına kadar giden bu müzik yolculuğunda Tarkan en başarılı sanatçılarımızdan biri olmuş ama maalesef Barış Manço,Cem Karaca,Zeki Müren,Aşık Veysel gibi ikonik bir figür haline gelememiştir.






Tarkan'a bundan sonraki müzik yolculuğunda başarılar diliyoruz............