17 Kasım 2021 Çarşamba

SEVMEK ZAMANI (1965) FİLM ANALİZ


 

Filmin enfes diyaloğu:

-Aylardan beri gelip neden benim resmime bakıyorsun? Cevap vermicek misin bana? Yoksa gerçeği söylemekten korkuyor musun?

-Öğrenmek istediğini Mustafa söylemiştir sana.

-Ben senin söylemeni istiyorum. Herhalde bana ait olan bir şeyi öğrenmek hakkımdır.

-Hayır. Sana ait bir mesele değil bu. Resminle benim aramdaki bir durum seni ilgilendirmez. Ben senin resmine aşığım.

-İyi ama âşık olduğun resim benim resmim. İşte ben de buradayım söyleyeceklerini dinlemeye geldim.

-Resmin sen değilsin ki. Resmin benim dünyama ait bir şey. Ben seni değil resmini tanıyorum. Belki sen benim bütün güzel düşüncelerimi yıkarsın.

 

Sevmek Zamanı Metin Erksan’ ın yazıp yönettiği 1965 yapımı melodram türündeki filmdir. Klasik türk filmleri gibi bu hikayenin de zengin kız fakir oğlan ilişkisi olarak başladığı görülmektedir.

 Bir kış günü Büyükada’daki evine arkadaşlarıyla kaçamağa gelen Meral adındaki genç kız evde kendilerinden başka birinin olduğunu sezerek sessizce bu kişiyi bulmak için üst kata çıkar. Gördüğü manzara duvarda asılı duran portresine hülyalı bakışlarla dalmış ve sigarasını tüttüren bir adamdır. Hikaye burada başlar. Daha önce görmediği bu adamın adı Halil’dir ve evinin koltuğuna kurulmuş günlük rutini gibi Meral’ in portresini seyretmektedir. Meral gördüğü karşısında şaşırır ama bozuntuya vermez. O da kendi fotoğrafına bakan bu adamdan etkilenmiştir.

Halil boyacılık yapmaktadır ve daha önce de Merallerin evinde boya yapmış ve resmine aşık olmuştur. Halil’in portreye aşık olmasını ve yine filmin sonuna doğru satın aldığı gelinlik giymiş maken ve portreyi salına alıp denize açılması madde fetişçiliği olarak yorumlayabiliriz.

 

Doğu- batı karşıtlığı

Filmde Meral batıyı temsil ederken Halil doğuyu temsil etmektedir. Meral’in babası, sevgilisi Başar da batıyı temsil eden karakterlerdir. Halil ve arkadaşı aynı zamanda udi olan derviş Mustafa ise doğuyu temsil etmektedir.

Meral’in okuduğu kitaplarda, buhranlarından, resmine aşık olan adama aşık olmasından batının dünyasından bunaldığı ve oranın ruhunu doyurmadığı anlaşılmaktadır. Halil ise Meral ona sevgisine karşılık verdiğini söylemek için her gelişinde ondan kaçarak Meral’in resmine sığınmıştır. Dünyevi ve cinsel duyguları kendine ait gördüğü saf aşkıyla bulandırmak istememiştir.

Meral’in babası Halil’e diğer kız babaları gibi değilim diyerek sohbete giriş yapsa da kızının zengin hayata alışık olduğunu yoksul yaşamdan sıkılacağını söyleyerek Halil’in hevesini kırar. Halil’in arkadaşı Mustafa ise sevdasının peşinden gitmesi gerektiğini Halil’e tekrar tekrar söyleyerek arkadaşına cesaret verir.

 

Başar’ ın Meral’ in Halil’ i unutamadığını ve Halil’ le beraber olmak istediğini söylemesi üzerine Başar’ ın birlikte olunca unutursun demesi Batı eğilimli ilişkilerinin duygulardan uzak, cinsel ve dünyevi olduğunu görürüz. Bunların üzerine Meral Başar’ı düğünde terk edip Halil’e gittiğinde, Başar’ın dürbünlü tüfekle ikisini öldürmesi salt sevgiden uzak hırsın ve kibrin göstergesidir.

 

Karşıtlık mekânda da karşımıza çıkmaktadır. Meral ve çevresi yaşamını İstanbul’un apartmanlı lüks çevresinde sürerken Halil ve arkadaşı Büyükada’ da ahşaptan yapılma kulübe tarzı bir evde sürmektedir.

Sonuç itibariyle film karşıtlıklarıyla bize çokça mesaj vermektedir. Sonunda iki aşığın ölmesi kavuşamadılar düşüncesini uyandırsa da birbirlerinin kollarında can vermeleri kavuştuklarını belki de yeni bir yaşamda aşklarını yaşayacaklarını düşündürmektedir.