13 Haziran 2017 Salı

TÜRKİYE TARİHİNDE BAŞARISIZLIKLA SONUÇLANMIŞ PROJELER -2

Merhaba Dostlar..
Türkiye'nin mega projelerinin nasıl oldu bittiye getirilip, Devletin milyonlarca dolar zarara uğratıldığını anlatan yazımın 
2.Part'ını sizlere sunuyorum.



AVRASYA TÜNELİ !!!

Avrasya Tüneli, İstanbul'un Avrupa ve Asya yakasını birleştiren karayolu tüp geçiş projesidir.

26 Şubat 2011 yılında temeli atılan bu proje, 14,6 kilometrelik yoldan oluşuyor. Bunun 5,4 kilometresi Marmara Denizi altından, biri gidiş biri geliş 2 katlı bir yapı olarak inşa edilmiştir ve 21 Aralık 2016 tarihinde hizmete girmiştir. 
Buraya kadar mükemmel..

Peki bu proje bekleneni vermiş midir?
Şu an itibari ile Hayır.

Proje, İstanbul'un trafiğini rahatlatacaktı ve devlete gelir kapısı olacaktı. Trafiği rahatlattı mı? Biraz da olsa Evet. Peki devlete gelir kaynağı oldu mu? Hayır.

Şimdi ''Devlet kendisi yapmadı ki bilader. Ne gelir kapısından bahsediyosun?'' diyebilirsiniz. 
Bu proje için devletin kasasından para çıkmadı ve Yap-İşlet-Devret modeliyle işleten firma başına geçti. 
Tamam fakat bu projede işletim süresi 24 Yıl 5 Ay olarak belirlenmiş. Yani 2041 yılında devlete geçecek. 

Devlet kendisi yapsaydı, maliyeti kadar eksiye girmiş olacaktı ama vatandaştan alınan geçiş ücretleri bu maliyeti karşılamaya başlayacaktı açıldıktan sonra. 

Hem de istediği gibi geçiş ücretini değiştirebilecekti. Yine değiştirir ama indirdiği o fark ücretini işleten firmaya ödemesi şart.

Burası önemli-Şu anda hem vatandaş ödüyor hem de devlet ödüyor. Devlet kimden alıyor? Bizden. Vergiler biraz daha yükseliyor ve vatandaşın, hem doğrudan hem de dolaylı yolla cebinden çıkmış oluyor. 


Gelin bunu biraz daha ayrıntılı bir şekilde inceleyelim.

Tünel açılalı daha 52 gün olmuşken (10 Şubat 2017) Ulaştırma Bakanı Ahmet Arslan, bir açıklama yapıyor ve zafer edasıyla Avrasya Tünelinden 1 Milyon araç geçtiğini ifade ediyor.
Biz de diyoruz ki ''Vay anasını be! Bir milyon haa. Güzel güzel'' diyoruz.

Amaaa.. 1 milyonu gün sayısına böldüğümüz zaman bu 52 günlük zaman diliminde günlük ortalama 19,2 Bin araç geçtiği anlaşılıyor.

Devletin garanti etiği günlük geçmesi gereken araç sayısı 68 bin 500 tane. Şu anda günlük ortalama geçen araç sayısı kaç? 20 bin. 

Yani ortalama 48,5 bin araç farkının parasını işleten firmaya veriyoruz. Neden veriyoruz diyorum? Çünkü hepimiz ödüyoruz. Adıyaman'daki esnaf da Rize'deki çiftçi de belki hayatında İstanbul'a hiç gelmediği ve Avrasya Tünelinden geçmediği halde o parayı alınan vergilerle ödüyor.

Bu yaklaşık iki ay için devletin kasasından fark ücreti olarak ne kadar çıktı? 43 Milyon lira. 
Bu ücret, hazineye gitse, tekrar bize döneceği için sıkıntı yok. Devlete bütün paramız malımız feda. Fakat bu para yabancı firmalara gidiyor. Asıl sorun burada.

Ayrıca referandum mitingleri için 2 gün kapatılan Avrasya Tünelinde günlük 68 bin 500 araçtan, 2 günde 137 bin aracın parası, işletme firmasına hazineden ödendi. 
Bu da 2 Milyon 200 Bin TL yapıyor.

Bir de şunu belirtmek istiyorum. 
CHP Milletvekili Barış Yarkadaş'ın hesabı doğru mu diye biraz matematik yapalım.

CHP Milletvekili Barış Yarkadaş, Bakanın açıkladığı araç sayısına göre 34 Milyon TL zarar olduğunu ve bunun 2 Aylık zaman diliminde olduğunu söylüyor. 
Ama Barış Yarkadaş da yanlış hesap yapmış olacak ki, Bakanın açıklaması 10 Şubat 2017. Tünelin açıldığı tarih ise 21 Aralık 2016. 
Yani 52 gün oluyor. Açıklanan 1 Milyon araç sayısını 52'ye böldüğümüz zaman yaklaşık olarak 19,2 Bin araç geçiyor. 50 Bin araç için işletme firmasına ödenecek günlük tutar 842.000 TL olduğuna göre 48 bin 800 araç için düz hesap 830.000 TL olur. 

Bunu da gün sayısı olan 52 ile çarparsak, ödenen ücret Milletvekilinin hesabına göre 34 Milyon TL değil de 43 Milyon 160 Bin TL olduğu ortaya çıkıyor. 

İktidar kanadı da borcu daha fazla göstermeyelim diye inkar edip düzeltmiyorlar. Buradan Cumhuriyet Halk Partisi'ne benden uyarıdır. Hesaplarını doğru yapsınlar :) 

Yapılan mega projelere ve açıklamalara bakıldığında bu projelerin devamının gelecek olması sevindirici haber. Ama iyi ölçülüp tartılması ve vatandaşın zor durumda bırakılmaması gerekiyor. 

Bu projelerin yapılmasını milletçe hepimiz destekliyoruz ve hepimiz, bu projeler için yeri geldiğinde elimizi taşın altına koymalıyız.
Ödediğimiz gereksiz vergilerle başımızı değil.




ERZURUM KAYAK ATLAMA KULELERİ !!!

Erzurum'da bulunan, 2011 Dünya Üniversiteler Kış Olimpiyatları için yaklaşık 100 Milyon TL'ye yaptırılan kayak atlama kulelerinin önündeki pistlerin, heyelan ve başka nedenlerden dolayı yıkılmasına şahit olduk.

Bu kadar para yatırılan bir projenin neden yıkıldığını merak ettik ve araştırdık.

Türkiye Mimarlar ve Mühendisler Odaları Birliği(TMMOB)'a bağlı İnşaat Mühendisleri Odası(İMO) teknik ekibi ve Türkiye'nin farklı üniversitelerinden gelen öğretim üyeleri, Erzurum'a gelerek yerinde araştırmalar yaptılar.
Hepsinin raporlarını bir araya getirerek sonuçlarını toplayıp, size yıkılma nedenlerini açıklayacağım.

Kuleler yapılırken: 
Heyelan potansiyeline dikkat edilmeyip gereksiz fazlalıkta ağaçların kesilmesi, 
Kulelerin bulunduğu yerin yaklaşık 100 metre yukarısına suni kar yağdırmak için 2 gölet yapıldı ve Zeminde oynamalara neden olması, 
Atlama kulelerinin yapıldığı yerin altından fay hattı geçmesi ve yapılan uyarıların dikkate alınmaması, 

Son olarak ve en önemlisi pistlerin yere beton kazıklarla sabitlenmemesi, pist temeli yapılmayıp direkt olarak toprağın üzerine inşa edilmesi ve betonarme yapının içine yeteri kadar donatı (demir) konulmaması.

İşte.. Yine bir müteahhit faciası.. En son açıkladığım maddenin, malzemeden çalındığı anlamını siz de çıkarıyorsunuzdur umarım. Çünkü öyle..

Yani boşu boşuna ülkemizin ve bizim Milyon Liraları, bir müteahhitin cebine girdi. 

Şimdi ''Bilader, hiç mi İnşaat Mühendisi çalışmadı bunun yapımında?'' diyeceksiniz. 

Evet çalıştı çünkü çalıştırmak zorunda. Fakat o inşaat mühendisinin maaşını da o hırsız müteahhit verdiği için dediğini ya yapacak, ya da işten ayrılacak. İşten ayrıldı diyelim. Başka inşaat mühendisi bulacak. Ona da aynısı...

Ve o kulelerin mesuliyeti de İnşaat mühendisine kalacak ve müteahhit tereyağından sıyrılır gibi işin içinden çekilecek. Bütün olay bundan ibaret.

Kule pistleri yıkıldığında Erzurum Valisinin açıklaması ise ''Reklamın iyisi kötüsü olmaz şeklinde tanıtım oldu'' diyerek tarihe not düşüverdi.
Ülkemin Valisi bile ayrı..

Defalarca dediğim gibi, Ciddiyet her işin başında geliyor. O yoksa hiç bir işin üstesinden gelinemez. 

Ülkede müteahhitler kontrol altına alınmalı. Çünkü Dünyada en fazla müteahhit bulunduran 2. ülkeyiz. 

Birinci ise Çin. Çin'in olması normal çünkü dünyanın üçte biri orada yaşıyor. 
Ama Türkiye'de her parası olan Müteahhitlik yaparsa, daha çok kulelerimiz yıkılacak demektir.

Eleştirin, Az çalışın çok okuyun...