Sayfalar

15 Aralık 2021 Çarşamba

TÜRKİYE'NİN DEMOKRASİ TARİHİ VE MÜCADELESİ - 3

 Ve dostlarım, geldik son bölüme. Milletimizin demokrasi mücadelesini anlattığımız yazımızın 3. bölümüne. Daha önce Osmanlıdan cumhuriyete ve  Türkiye'mizin 1923'ten 1980 yılına kadar olan bölümüne bir bakış attık. Şimdi ise 1980'den günümüze kadar olan sürece bakacağız. Konuyu daha iyi anlamanız için Diğer iki bölümü aşağıya bırakıyorum👇

Osmanlıdan cumhuriyete : https://sallagitsinb.blogspot.com/2021/11/turkiyenin-demokrasi-tarihi-ve.html


 Türkiye'mizin 1923'ten 1980 yılına :https://sallagitsinb.blogspot.com/2021/12/turkiyenin-demokrasi-tarihi-ve.html


12 eylül 1980 de zaten ağır aksak ilerleyen demokrasimize bir darbe daha vuruldu. Ordu Yönetime el koydu. Tabi bu arada darbenin lideri Kenan Evren cumhurbaşkanı olmuş, eski liderleri yasaklamış, 1982 yılında anayasa için referandum yaptırmış ve halk %91 oyla evet demişti. Bu halkın darbecilere DEFOL deme şekliydi.

 3 yıl ülkeyi yönetmeye çalışan bu darbeci kafa baktı ülkede her alanda bir tıkanma var, demokrasinin iplerini gevşetmeye başladı. 1983 yılında seçimlerde asker olmayan tek aday aynı zamanda Demirel'e yakınlığı ile bilinen Turgut Özal Kazandı. 1983'te artık toplumsal olarak, psikolojik olarak farklı bir Türkiye vardı. Dünyada hızla değişiyordu. Özal, her anlamda dünya'ya açılıyoruz sloganı ile ülkemize liderlik yaptı. 1987 yılına kadar geçen bu 4 yıllık dönemde dişe dokunur bir partide ortaya çıkmamıştı. Eski siyasilerin yasağı kalksın gibi istekler de yavaştan ortaya çıkmaya başlayınca, Özal dedi ki 'Ulan biz demokrasi demokrasi deyip duruyoruz hem demokrasi adına hem de korktuğumuz düşünülmesin diye kaldıralım'. Özal , İstemeye istemeye istediği😊 bu durumu mecliste çözmek yerine, referanduma götürdü. Halk, adama bak be, ne demokratik adam, eski siyasetçilerin yasağını kaldırıyor. kendi rakiplerinin önünü açıyor derken. Özal'ın partisi ANAP yasaklar kalkmasın diye meydanlarda oy istedi😊.

Eski siyasiler meydanlara dönüp, demokrasinin çarkları işlemeye başlayınca Özal'ın partisi de zaten erimeye başladı.

Türkiye, 1991 seçimlerine doğru giderken ekonomik, siyasi, toplumsal bir çok sorun ile uğraşıyordu fakat dönemin Türkiye'sinde  demokratik unsurlar iyi manda işler halde idi. TRT hariç tabi ki, biliyorsunuz iktidar kimde TRT onda. 1991 seçimlerini Süleyman Demirel'in partisi DYP'nin kazanması, darbe ile indirilen Demirel'in demokrasi sayesinde tekrar o koltuğa gelmesi, demokrasi adına büyük bir kazanımdı. Ki kendisi seçimi kazanmadan önce tüm liderlerin katıldığı açık oturumda, şöyle efsane bir konuşma yapmıştı. Dinleyelim👇



1971'de muhtıra, 1980'de darbe ile görevden el çektirilen Demirel, 1991 yılında başbakan oldu. 1993 yılında ise Turgut Özal'ın vefatıyla  'Gelin Demokrasinin Bayrağını Çankaya'ya çıkaralım' dedi ve cumhurbaşkanı oldu. Ne kadar güzel değil mi? darbe ile baskı ile indirilen bir adamın elinden halk tutuyor ve onu getirip cumhurbaşkanı yapıyor. Ver Mustafa Uslu'ya film yapsın.😊 öyle bir şey yani.

Bi Dinleyin. Yine Konuşalım👇


Gelin görün ki 1997 yılında Refay-Yol hükumeti kuruluyor. Erbakan başbakan, Tansu çiller yardımcısı. Tabi asker cumhuriyetin ve demokrasinin bekçisi ya ,  irtica geliyor devlet elden gidiyor diyor, daha da utanmadan gelip bu durumu terörün önüne koyarak kulis yapıyor. Sokaklarda tankları yürütüp 'Demokrasiye balans ayarı yaptık' diyor.  Bu kargaşa orta mı son bulsun diye Erbakan istifa edip görevin Çillere verilmesini ve böylece yeni bir dönem başlamasını istiyor. Bu talep sonucunda,  demokrasinin bayrağını Çankaya'ya  çıkaran👀 Süleyman Demirel, başbakanlık görevini 3. parti konumundaki Mesut Yılmaz'a veriyor. 

Burada bu yanlış veya doğru tartışmasına girmiyicem, bu zaten başlı başına ayrı bir yazının konusu ama demokrasi açısından saçmalığın daniskasıdır. Demokrasi nutukları atan Demirel'de sınıfta kalmıştır. Bu görevi kabul eden; Mesut yılmaz, Bülent Ecevit... de demokratik bir duruş sergilememiş.

 Daha da acı olan ne biliyor musunuz? kadınlar başı kapalı diye üniversiteye gidemedi. Evladı asker olamadı.  Devlette memur olamadı. Kendi ülkende böyle bir ayrıcalık görüyorsun. Bu nasıl demokrasi. Bu nasıl kadın hakları. Bu nasıl laiklik.  Ulan lafa gelince; biz kadınlara seçme ve  seçilme hakkını Avrupa'dan önce verdik diyorlar. Demokrasi he. Al da başına çal.

Ekonomi berbat, siyasi ortam berbat, Erbakan'ı indirmişler, demokrasiye balans ayarı yapmışlar, toplama bir iktidar ile ülke yönetmeye çalışılıyor. Müslüman bir ülkede türban sorunu tartışılıyor. Erbakan'ın partisi kapatılıyor, kendisi siyasetten men ediliyor. Hepsi ne demokratik dimi?  Bu olaylar milli görüş ideolojisinin yelkenlerini dolduruyor. Halk kurtarıcı arıyor.

Ecevit'in Şu konuşmasını dinleyelim.👇

Ah be kara neyse işte  ne kadar demokratik dimi?


Anlattığımız ve izlediğiniz olayların sonunda bir de 2001'de büyük bir kriz olunca. Erken seçim kararı alınıyor. Demokrasiyi hiçe sayanlar, devletin sahibi olduğunu düşünen ordu, beceriksiz siyasiler ve  hortumcular el ele verip ülkeyi batırınca halk kurtarıcı aradı. Buldu da.




2002'den bu zamana kadar süren AKP dönemi böyle bir ortamda başladı.

Demokrasiye balans ayarı yapanlara, halk balans ayarı verdi. halkın değerlerine saygı göstermeyen siyasetçileri halk gömdü geçti. Durun durun hemen sevinmeyin ülkeye demokrasi geldi diye? 😉

'Tek bir liderin etrafında değil, ortak aklın etrafında birleşelim, Demokrasiyi gerçek anlamda işler kılalım, Basın özgürlüğünü sağlayalım ve genişletelim diyen Erdoğan'. Ne mi yaptı? Tam tersini. Bravo uzun adam.

Durun daha bitmedi, Tayyip Erdoğan kendinden önce ki Ecevit'i solladı demokratiklikte.  Mesela seçilmiş belediye başkanlarını zorla istifa ettirdi, Başbakanları atama yolu ile getirdi,  partideki tüm yetkin ve etkili adamları parti dışına itti, Partideki ve ülkede tek karar verici oldu. saysam anti demokrasi adına sabaha kadar sürer.  

Bizim ülkemizde demokrasi yani gerçek demokrasi neden yok diye sormak yanlış. Çünkü her gelen kendi borusunu öttürme peşinde ve yukarıda saydığım adamların kendileri demokratik değil ve demokrasiye inanmıyor ki.

Bırakın ülkeyi yönetenleri. Kemal Kılıçdaroğlu kaç yıldır CHP'nin başında, Devlet bahçeli kaç yıldır MHP'nin başında , Haydar baş kaç yıl parti lideri oldu, Doğu Perinçek kaç yıldır partisinin başında,  Türkeş ölene kadar parti lideri idi, 

Mustafa Kemal ölene kadar cumhurbaşkanı idi . İsmet İnönü 40 yıl CHP başkanlığını yaptı. Necmettin Erbakan yürüyemiyordu gelip partiyi Numan Kurtulmuş'un elinden aldı. Çünkü başka adam yok ve bunlar olmasa davayı kim ileri taşıyacak.💪

Demokrasi dedik, şunu dedik bunu dedik velhasıl kelam nasıl yönetileceğimize biz halk olarak karar veririz. Biz lider kültü oluşturmuş bir toplumuz ve yine bunun altında eziliyoruz. Padişahım çok yaşa. Önce bunu yıkmak lazım.  Kimse bir liderle var olmaz da yok olmaz da. Dava ne olursa olsun bir kişinin omuzunda yükselmez bir kişinin omuzunda yükselen şey dava değildir. O ancak Şey dir.


Herkesin konuşabildiği, Her fikre açık olunduğu sürece bir ivme alırız. Tüm bunları değerleri koruyarak yapmak. İşte aslolan budur.


Dostlarım, Ülkemiz de demokrasiyi, gelişimini  liderler üzerinden en objektif şekilde anlatmaya çalıştık kusurumuz varsa affola.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder